Ana içeriğe atla

Kadına şiddete karşı sevgi toplumu kurulabilir

Kadına şiddete karşı sevgi toplumu kurulabilir

Şiddetsiz Toplum Derneği'nden Psikolog Ölmez şiddetin önlenebileceğini belirterek "Sevgi toplumu kurulabilir ” dedi



Uzman Klinik Psikolog Şenay Ölmez Şiddetsiz Toplum Derneği’nin çalışmaları ile ilgili Haberton’a özel açıklamalarda bulundu. Ölmez açıklamalarında “Sevgi toplumu kurulabilir. Sevgi, saygı, hoşgörü ve barış ağırlıklı yeniden toplum örgütlenmesi yapılabilir” dedi.



Ankara Üniversitesi’nde uzun yıllar psikoloji alanında hizmet veren Uzman Klinik Psikolog Şenay Ölmez çalışmalarında depresyon, bipolar ve bağımlı hastalarla ile çalıştığını belirterek temel olarak ruh sağlığı üzerine çalıştığını kaydetti. Çalışmalarından edindiği bilgi birikimini dernek çatısı altında icra eden Ölmez birçok aile terapisi eğitiminde rol alıyor.



" Türkiye sınırları içinde yaşayan herkesin başvurabileceği bir dernek.  Devlet kamu birey aşamasında gönüllü bir dernek"

Şiddetsiz Toplum Derneği her alanda şiddete karşı mücadele ediyor

Şiddetsiz Toplum Derneği’nde farklı mesleklerden birçok gönüllü olduğuna dikkat çeken Ölmez, Dernek Başkanı Rıza Sümer’in spor alanındaki geçmişi ile şiddete karşı edindiği misyonu şu sözlerle anlatıyor:



“Başkanımız Rıza Sümer, spor alanında amatör kulüplerinin kurulmasında çalışmış bir kişi. Rıza Sümer sporla ilgilendiği dönemde bütün Türkiye’de amatör gruplardaki sporcuların aileleri gördükçe sporun şiddet gibi birçok konuda koruyucu olduğunu fark ediyor. Bunun için amatör kulüplerin kurulması için emek veriyor. Rıza Sümer, terör eyleminin toplum üzerindeki patolojik zorlayıcı tarafı ile ilgili sporun koruyucu bir yönü olduğunu söylerdi.”



Dernek başkanının hayatın içinde şiddete karşı çalıştığına dikkat çeken Ölmez, dernek üyelerinden Azime Arıkan’ın hastalık süreçlerine rağmen derneğin kuruluşundan bütün sosyal etkinliklerine emek verdiğini belirtti. Ölmez, hastalık süreçlerine rağmen toplumda şiddeti azaltmak için çaba sarf eden Azime Arıkan’a hakkını teslim ediyor.



Şiddeti önlemek için ne yapabiliriz?

Gönüllü birçok kişi ile irtibatta olduklarına işaret eden Uzm. Klinik Psikolog Ölmez topluma katkı sağlamak için şiddete karşı insan davranışlarında değişiklik amacıyla çalıştıklarını dile getirdi. Ölmez “Şiddeti önlemek için ne yapabiliriz?” motivasyonu ile çalışmalarını sürdürdüklerine dikkat çekti. 



Dernek olarak düzenli olarak düzenlenen toplantılarında ana gündem maddesinin “Şiddete karşı ne yapabiliriz?” olan Ölmez derneğin kuruluş amacını şu sözlerle anlattı:



" Şiddetsiz yaşamak mümkün diyoruz ısrarla. Sevgi toplumu kurulabilir."

“Derneğimiz 8 Mart 2015’te kuruldu. Derneğimizin temel kuruluş amacı insan, hayvan, dünya, canlı ve cansız bütün doğanın zarar görmemesine yönelik bütün olumlu davranışların insanda var olduğunu düşündüğümüz iyiliği ortaya çıkarmak.  



İnsana yönelik iyi özelliklerini hatırlatmak için kurulmuş bir tamamen kamu yararına yönelik bir dernek. Türkiye sınırları içinde yaşayan herkesin başvurabileceği bir dernek.  Devlet kamu birey aşamasında gönüllü bir dernek. Şiddetsiz yaşamak mümkün diyoruz ısrarla. Sevgi toplumu kurulabilir. Sevgi, saygı, hoşgörü ve barış ağırlıklı yeniden toplum örgütlenmesi yapılabilir. Seminer konularımızda en önemlisi aile içi şiddet oluyor.”



Şiddetsiz Toplum Derneği projeleri yolda

Toplantılarımızdaki amacımız; katılım sağlayan bütün insanlarla görüş alışverişi yapmak. Her sempozyum sonrası basın duyurusu düzenliyoruz. Hedefimiz görüşler şu doğrultuda şekilleniyor.



1.İnsan eğitimi; eğitim konusunda adım atılması gerekiyor. Görüş iletiyoruz. Eğitim konusunda her aşamada; bir fabrikadan bir cafeye kadar ne tür eğitimler ulaştırabiliriz diye düşünerek projeler üretiyoruz.



Kadın erkek ayrımı yapmadan cinsiyet eşitliği temelli, en küçük yaştan en büyük yaşa kadar şiddetsiz davranış örüntülerinin yapılabileceği uygulamalar var.  



2.Davranış değişikliği her yaşta başlatılabilir amacıyla toplumsal sorunlar göz ardı edilmemesi için eğitimler ve farkındalıklar yaratılması için çalışmalarımız var. Medya ile işbirliği yapıp iletişimin etkinliğini kullanarak eğitime yönelik desenler üzerine çalışıyoruz.  16 saat televizyona maruz kalan herkese şiddetsiz davranışların iletilmesi için uğraşıyoruz.



3.Üreten çalışan bir toplumun ekonomik açıdan özgürleşen kadın ile birlikte ekonomik şiddetin de azalacağını bildiğimiz için; beceri eğitimleri, meslek eğitim alanında çalışmalarımız sürüyor.



4.Proje bazında çalışmalarımız var. Annelere, babalara yönelik eğitim. Evlilik öncesi insanların evlilik kurumuna eğitimsiz girmelerini doğru bulmadığımız için evlilik öncesi eğitimler, partner ilişkileri eğitimi gibi eğitimler üzerine çalışıyoruz. Bu konularda bilgilendirmeler yapmayı hedefliyoruz. İnsanlara meslek öğretebiliyoruz. Evlilik ilişkisini öğretmiyoruz. Evlilik ilişkileri de öğretilebilir. Annelik babalık eş olmak genetik geçişle öğrenilen bir şey değildir. Sonradan öğretilir.



Aaron Beck’in ” Aşk asla yetmez.”  sözüne atıf yapan Ölmez, evlilik, annelik  ve babalık genetik geçişle aktarılan aileden öğrendiklerinizle geleceğe taşınmayacağını sonradan öğrenilmesi gerektiğine dikkat çekiyor.



Şiddeti her yerde bitirebilmek için sevgi toplumu kurulmalıŞiddeti her yerde bitirebilmek için sevgi toplumu kurulmalı

“Küçümsenmenin şiddet olduğu bilinmiyor”



Aile içi şiddetin önlenmesi için eğitime önemli olduğuna dikkat çeken Şiddetsiz Toplum Derneği’nden Şenay Ölmez avukatlar ile işbirliğinin de önemli olduğuna dikkat çekerek şiddet suçlarının bildirilmesi gerektiğine vurgu yaptı. Ölmez şiddetin doğru tanımlandığına değinerek şunları kaydetti:



“Yolda yürürken bir annenin çocuğunun kolundan tutarak çekmesi şiddettir. Başka bir örnekle insanlar; eşinin kendisine kilosu vs. için bağırdığında bunun şiddet olduğunu bilmiyorlar. Küçümsenmenin şiddet olduğu bilinmiyor. Psikolojik şiddet, cinsel şiddet, ekonomik şiddet üzerine toplumun eğitilmesi gerekiyor.



Sınıfta arkadaşın alay etmesi de şiddettir. Çocuk bunun şiddet olduğunu bilirse daha farklı davranacaktır. Onun üzülebileceği konusunda farkındalığın okuldaki öğretmenle kurmamız gerektiğini biliyoruz. Şiddet her konuda her yönüyle ele alınmalı. Öğretmenlerin desteğine ihtiyacımız var. Polis, güvenlik görevlisi, herkesin desteğine ihtiyacımalar. Destek veren toplumlarda şiddetin azaldığını biliyoruz.”



“Tamamen söz hakkı verilen bir iletişim sağlanmalı”



Türkiye’de şiddetin arttığına değinen Ölmez bunun nedeni olarak alkol ve madde kullanımı arttığını söylüyor. “Sevgisiz büyüyen gençler arttı. “ diyen Ölmez, acilen şiddetsiz toplum için bir uygulama yapılması gerektiğine dikkat çekerek şunları kaydetti:



“Şu an alkol, madde kullanımı vs. görmezden gelirsek kat be kat fazla olarak bizim üzerimize çökecek. Ülkemizde madde kullanımını azaltalım. Çocuklarla iletişimi önemsiyoruz. Çocukların bir birey olduğunu bilerek önemsememiz gerekiyor. Çocuklarımız proje çocuk değil. Çocuklara yönetilen ilgi dediğimiz şey baskıya dönüşüyor. Bir çocuğa sürekli baskı yapıldığı zaman; baskı gören çocuk kendini korumak için bir davranış geliştiriyor bu davranış şiddet de olabiliyor. Aşırı ilgi de baskı yaratabiliyor. Çocuğun doğasında kendisine fazla gelen şeylere tepki göstermek gibi bir yapı var. Tamamen söz hakkı verilen bir iletişim sağlanmalı. Çocuk derdini anlatırsa orada şiddeti engellemeye başlıyoruz”



Sevgi toplumu kurulabilmesi için öğretmenlere çok görev düşüyor

"Şiddeti önlemek için öğretmenlere ihtiyaç var "



Şiddetin önlenmesinde çocukların eğitiminin altını çizen Ölmez “Şiddetle mücadelede öğretmenler olmazsa olmaz” diyerek öğretmen işbirliğinin önemi vurguladı. Ölmez sözlerini şöyle sürdürdü:



“Bir çocuğun şekillenmesinde öğretmen okul anne baba çok önemli. Öğretmenlerimizin şiddete yönelik duyarlılığını artırmak çok önemli. Şiddetin normalize edilmemesi, öğretmenlerin gördükleri şiddet konusunda bildirim yapması da çok önemli. Şiddetle mücadelede öğretmenlerin desteğini alırsak şiddeti önlemede çok yol kat edeceğimize inanıyorum.  Öğretmen şiddet gören bir çocuğu atlamazsa bir uzmanla paylaşırsa bir çocuğu ve bir dünyayı kurtarmış olacağız. “



Şiddeti önlemede diyalogun önemi

İnsanın doğasında iyilik olduğunu savunan Ölmez çocukların eğitiminde diyalogun önemine dikkat çekerek “İnsan iyi doğar. Doğasında iyilik vardır. İnsan çevre ile şekillenir. Bir insanın geliştiği çevre çok şey öğretebilir. Çocuk destekleniyorsa öğreniyor. İnsan iyidir. İyiliği de öğrenir. Öğretmenlerimizin matematik vs. gibi eğitimler yanında insan ilişkilerini öğretmek için çocuklarla iletişim desenli bir diyalog kurmaları çok önemli. Şiddetsiz toplum oluşturmada öğretmenlerin çok önemli bir yeri var. Beraber devam edelim diyoruz.” dedi.



Partner ilişkisi öğrenilebilir

Aile içi şiddetin önlenmesi için evlilik öncesi eğitimlerin gerekliliğini dile getiren Uzm. Psikolog Ölmez “Partner ilişkisi öğrenilmesi gereken bir ilişkidir. İnsanlar anlama dinleme ve empati becerilerini geliştirirlerse bu da ilişkilerini güzel yerlere taşır. Saygıyı öğreniyoruz. Saygı yoksa aşk tek başına yeterli değildir. Saygı olduğu zaman aynılaştırmadan ilişkiyi devam ettirebilirler.  Farklı elmaların yarısı olduklarını kabul ederler. Çünkü evlilik bir elmanın iki yarısı değildir. Farklı elmaların yarısıdır. Bir bütün oluşturabiliriz. Partnerken bunu halletmemiz gerekiyor. Evlilikte korumamız gerekiyor. Evlilikten önce bu durumları halletmek gerekiyor. Sizi ötekileştiren aynılaştıran kişiler için acele etmeyin. İnsan insana tanımak çok önemli. Bunları çözmeden evliliğe gidilmemeli.” dedi.



Şiddetsiz ve sevgi toplumu kurulabilir

Trip atmak şiddettir

Evliliğin kendi içinde canlı bir organizma olduğunu kaydeden Uzm. Psikolog Ölmez evlilik ile ilgili şunları kaydetti:



“Bir canlıdır. Onun da beklentileri var. Bu sorunları halletmeden evliliğe girince sorunlar yaşanıyor.  Aşırı küsme ve trip atmak da şiddettir. Çocuk da önemli bir konu. Çocuk sorunlu bir evliliği düzeltmez. Çocuk sevgiyi ve ilgiyi görmek için doğar. Sevilmeyen kadın sevilmeyen erkek şiddeti en çok uygulayanlar oluyor. Sevilmeyen insan öfkelidir. Çok saldırgandır. Birbirlerine çok zarar verirler. Sevmeyi ilgi göstermeyi öğrenelim.”  



“Şiddet covid’den daha tehlikelidir”



Sevilmeyen erkek ve kadının suçlayıcı olduğuna dikkat çeken Ölmez sevgi görmeyen insanların öfkeyi yansıtması ile ilgili şunları kaydetti:



 “Eşini suçlar eş yetmez ailesini suçlar. Öfke bulaşıcıdır. Gittiği ortamlara taşır. Hayvana taşır. Yıkıcı öfke her bireyin dışında her alana yayılır.  Mallara zarar verilir. Öfkeyi o kadar çok yaşıyordur ki hepsini yansıtır. Şiddet bulaşıcıdır. Covid’den daha tehlikelidir. 3 dakika içinde 10 kadın şiddete uğradı. 20 tane çocuk istismara maruz kaldı. Covid’den daha fazla tehlikeli olduğunu buradan anlayabiliriz. Toplumsal cinsiyet temelli yaklaşımımız var. Babalara çok ihtiyacımız var. Şiddeti önleme konusunda herkesin desteğine ihtiyacımız var” dedi.



Yerel yönetimlerle kaymakamlar ve muhtarlarla şiddete uğrayan kadınlarla ilgili bilgilendirilmesi, eğitime yönlendirilmesi için muhtarlarla da işbirliği projeleri olduklarını dile getiren Şiddetsiz Toplum Derneği’nden Uzman Psikolog Ölmez çocukları korumaya yönelik çalışmalarının da yoğunlukta olacağına dikkat çekti. Şiddetsiz Toplum Derneği şiddeti önlemek için tüm destekçileri ile şiddetsiz ve sevgi toplumu kurulması için çalışmalarını sürdürüyor.


https://bit.ly/3cDQyhI

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Türkiye'de kuduz vakaları: Risk artıyor mu?

Türkiye'de kuduz vakaları: Risk artıyor mu? Bitlis’te başıboş köpeklerin ısırmasının ardından kuduz tanısı konan 10 yaşındaki Mustafa Erçetin hayatını kaybetmişti. Veteriner Hekim Mehmet Kızılinler, ülkeyi derinden etkileyen olaya dikkat çekerek kuduz vakalarına karşı uyarılarda bulundu. Eskişehir’de Veteriner Hekim Mehmet Kızılinler , kuduzun bütün memelilerde görülebilen viral bir hastalık olduğunu ifade etti. Ülkemizde yaban hayatı kaynaklı vakaların sık görüldüğünü belirten Kızılinler, “Kuduz, hayvan hastalıkları arasında en riskli rahatsızlıkların başında gelmektedir. Son zamanlarda farklı hastalıklar gündeme oturduğu için bu tür vakalar gündemden düştü. Dolayısıyla halkımız kuduz hastalığı konusunda bilinçsiz kaldı” dedi. Türkiye'de kuduz vakaları: Risk artıyor mu? Hayvanlarda kuduz belirtilerini aktaran Kızılinler, “Hırçınlık, ağızda salyalanma, saldırganlık, sinir sistemiyle alakalı aşırı hassasiyet, sığırlarda aşırı bağırma gibi belirtiler kuduz hastalığını işaret ed

Yeni medya ve geleneksel medyanın farkları

Yeni medya ve geleneksel medyanın farkları hakkında Prof. Dr. Süleyman İrvan ile bir söyleşi gerçekleştirdik.. Geleneksel medya ile yeni medya kavramları son dönemlerde adını en çok duyduğumuz kavramdır. Her gün saatler geçirdiğimiz yeni medya ve geleneksel medyanın farkları her gün biraz daha açılıyor. Geleneksel medyayı özetlemek gerekirse.  Geleneksel medya:  Tek yönlü iletişim sağlayan dergi, televizyon ve gazete gibi iletişim araçlarının bütününe verilen isimdir. Kısacası geleneksel medya sesli ya da yazınsal basını kaplayan araçların tümüne verilen isimdir Yeni medya ise: Yeni Medya ya da bir diğer deyişle dijital medya , bilgisayar ve internetin kullanılarak oluşturulan ortamlara verilen isimdir. Yeni medyada iletişim tek yönlülükten çıkmakta ve çift yönlü iletişime geçmektedir.  Özellikle z kuşağı dediğimiz nesil ile yeni medya kelimesini daha fazla duymaya başladık. Gelişen teknolojide medyalardan haber alma şeklimiz bile değişti bu söyleşide vatandaş gazeteciği, eski medya y

Turgay Tanülkü'nün hikayesi! Gerçek baba kimdir?

Turgay Tanülkü'nün hikayesi! Gerçek baba kimdir? Gerçek baba kimdir? Doğurtup bakmayan mı? yoksa kendi çocuğu olmadığı halde sahip çıkan mı? Mavi cezaevi arabası Ulucanlar Cezaevi'ne yaklaşırken zaman 1970'i gösteriyordu. 17 yaşındaki mahkum 7 yıl sürecek cezaevi hayatına başlamak üzereydi. Bundan sonra olacaklar hem kendisinin hem de birçok insanın kaderini değiştirecekti. Gün akşama kavuştu. Kapılar sürmelendi. Karavanadan payına düşen çorbaya baktı. Daldı gitti uzaklara. TURGAY TANÜLKÜ'NÜN HİKAYESİ! Bu öyķü gerçek bir babanın hayat hikayesidir. Bu öykü Turgay Tanülkü 'nün hikayesi. 1953 yılında doğar, Turgay Tanülkü. Babasını küçük yaşlarda kaybeder. Annesi çamaşır yıkayarak geçimlerini sağlamaya çalışır. Fakat ne mümkün. Hayat zordur. Fakirlik vardır. Birde gençlik BABA NE DEMEK? Sırtını yasladığın dağ. Güven duygusu. Korkmamak Ama öyle olmaz. Yetiştirme yurdu, arkasından da cezaevi....Turgay'ı zor günler beklemektedir. Cezaevinde yaşadığı olaylar tüm den