Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Şubat, 2022 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Seni "ruhu anne kadar" olan tüm kadınlar biliyor ve seviyor…

Seni "ruhu anne kadar" olan tüm kadınlar biliyor ve seviyor…Şimdi sizlere çok saygın bir hikâye anlatacağım. Tutun kalbinizi, hatta hassasiyetiniz çoksa elinizi kalbinizin üzerine bırakın ve öyle okuyun lütfen... Belki üzeceğim, özür dilerim… Seneler önce bir facebook sayfasında bir fotoğrafa denk geliyorum… O fotoğraf görsel olarak burada, metnin her yerinde, bakın ve beni anlayın lütfen… Lafı uzatmadan hemen anlatayım… Resmi gördüğüm yıllarda burslu olarak yurt dışında herhangi bir ülkede master yapma hakkı kazanmıştık Halide ile beraber. Halide’ye çok yalvardım lütfen benimle gel, Afganistan’a gidelim ve bu fotoğraftaki kızı bulalım. Çıldırmış olmalısın sen Münevver dedi sadece ve geldi yine de… Bu fotoğraftaki çocuğun gözlerinin altındaki gölgeli hüznü yanına gidip defetmeliydim… Kalbim bunu çok istiyordu, anne kalbim… Kim çekmiş bu fotoğrafı, kalbi nasıl dayanmış… O fotoğrafçıya ulaştım, sordum ve çocuğun yerini öğrendim. Fotoğrafı çeken kadın bana şöyle demişti ah: Müne

Bana savaşı anlat anne

Bana savaşı anlat anne... Mişa annesinin korku dolu sesle uyandı, saate baktı.03:00'dü. __Mişa uyan sığınaklara gitmeliyiz.. Hayatında böyle bir korkuyu hiç yaşamamıştı. Şehir alman uçakları tarafından bombalanıyordu. Apartmandan hızlıca çıktılar. SONUNA KADAR OKUNMASI GEREKEN BİR HİKAYE HAZİRAN 1941 /LENİNGRAD Mişa hergün olduğu gibi o günde annesinin sesiyle uyandı. __Mişa hadi tatlım kahvaltı hazır. Neşeyle yataktan fırladı 13 yaşındaydı artık. Aynada kendine şöyle bir baktıktan sonra mutfağa koştu. Annesi en sevdiği çöreklerden yapmıştı. İştahla birini alıp hızlıca ısırdı. Babası okuduğu gazeteden başını kaldırıp gülümsedi. __Yavaş ye mişa boğulacaksın. Ayakkabı tamircisiydi Dimitri. İşinde de ustaydı. O gün biraz endişeliydi sadece. Gazete Almanların Leningrad'a göz koyduğunu savaşın çıkmasının çok yakın olduğunu yazıyorlardı. Mişa bahçeden gelen seslerle pencereye koştu. Üst kat komşuları olan Vladimir bahçede köpeğiyle oynuyordu. __Anne bu gün Volga kıyısında arkadaşlar

Rusya-Ukrayna savaşı başladı

Rusya-Ukrayna savaşı başladı; Ukrayna Dışişleri Bakanlığı, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in Ukrayna'ya karşı bir savaş başlattığını açıkladı. Ukrayna Dışişleri Bakanlığı açıklamasında "Rusya’nın başlattığı savaş ile Ukrayna devletini yok etmeyi, güç kullanarak Ukrayna topraklarını ele geçirmeyi ve işgal kontrolünü kurmayı amaçlıyor. Rus ordusu, barışçıl Ukrayna şehirlerini geçici olarak işgal altında olan Donbass ve Kırım ile Kuzey-Doğu bölgesi de dahil olmak üzere farklı yönlerden bombalıyorlar. Bu bir savaş eylemi, Ukrayna’nın egemenliğine ve toprak bütünlüğüne bir saldırı, BM Tüzüğü ile uluslararası hukukun temel norm ve ilkelerinin kaba ihlalidir" dedi.  Bakanlık açıklamasında " Ukrayna , uluslararası hukuka göre kendini savunma hakkını uygulamaya koydu. Ukrayna askerlerinin savaş ruhu yüksek, savunucularımız saldırgan devlete karşı koyma konusunda kararlı ve Ukrayna topraklarını mevcut tüm araçlarla savunacaklar. Ukrayna uluslararası toplumu hemen har

Rus tankları Ukrayna'ya girdi

Rusya ile Ukrayna arasında süren gerilim, Rusya Devlet Başkanı Putin'in Ukrayna'ya "barış gücü" gönderme kararı sonrasında ipler iyice gerildi. Putin'in emriyle Rus tankları Ukrayna'ya girdi. Putin, Donetsk ve Luhansk bölgelerinin bağımsızlığını tanıdı Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Ukrayna'nın doğusunda Rus ayrılıkçıların kontrolündeki Donetsk ve Luhansk’ın bağımsızlığını resmen tanıdığını duyurdu. Rusya Devlet Başkanı Putin, NATO ve ABD’yi Ukrayna üzerinde egemenlik kurduğunu ve Batı’nın bir ‘kolonisi’ haline geldiğini ifade etti. Putin, Ukrayna’nın doğusunda Rus ayrılıkçıların kontrolündeki Donetsk ve Luhansk bölgelerinin bağımsızlığını resmen tanıdığını açıkladı. Rus tankları Ukrayna'ya girdi BORRELL: AB VE ORTAKLARI KARARLILIKLA TEPKİ GÖSTERECEKTİR Putin’in söz konusu kararı açıklamasının ardından Avrupa Birliği Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, “Ukrayna'dak

Ah İsmail öğretmen!

Ah İsmail öğretmen!.. "Büyüyünce ne olacaksın ?" sorusunu hatırlıyor musunuz ? Küçük yaşlarda hepimize sorulmuştur. Verilen cevaplar genelde aynıydı o dönem. Çocuklar çoğunlukla öğretmen yada doktor olmak isterdi. Bir zamanlar doktor olmak, öğretmen olmak çok saygın ve değerliydi. Zaman geçti. Her şey değişti. Bu ülkede artık öğretmenler de doktorlar da mutsuz ve umutsuz. Haklarını alamıyorlar. Toplumda yeteri kadar saygınlıkları yok. Mesleklerini yapamıyorlar. Öğretmenler atanamıyor. Doktorlar şiddete maruz kalıyor. Ey gözü kapalı yaşamaya devam edenler! Sizlere diyorum. Farkında mısınız ? Bu ülkede doktorlar imkan bulursa yurt dışına kaçıyor. Öğretmenler atanamadığı için intihar ediyor. Bir toplumda doktor ve öğretmen mutsuz edilirse sonuçları ne olur sığ zihinleriniz idrak ediyor mu ? Öğretmenler ve doktorlar mutlu olmazsa toplum olarak hiç iyi bir yere gitmeyeceğimiz aşikar. Peki neden susuyoruz ? Neden sahip çıkmıyoruz ? Atanamadığı için bir öğretmen daha intihar etti. A

Kendine gel, ne zamandır uğramıyorsun

Kendine gel, ne zamandır uğramıyorsun... Bir şaman öğretisi der ki; doğada hiçbir şey kendisi için yaşamaz. Nehirler kendi suyunu içemez. Ağaçlar kendi meyvesini yiyemez. Güneş kendisini ısıtamaz. Ay kendisi için parlamaz. Çiçekler kendisi için kokmaz. Toprak kendisi için doğurmaz. Rüzgar kendisi için esmez. Bulutlar kendi yağmurunda ıslanmaz. Doğanın anayasasında ilk madde şudur. ‘Her şey birbiri için yaşar! Birbiri için yaşamak doğanın kanunudur. ‘Eski çağlarda yürürlükte olan bir anlayıştır bu. Bütünlüğü anlatır, özü de iki cümledir. ‘Ben, biz olduğumuz zaman ben olurum. Ben, ben olduğum için; sen sensin.’ İnsan bu öğretinin çok dışında davransa da, hepimiz bütünlüğe hizmet eden birer yolcuyuz. Çoğunlukla hayat hepimizin gözlerini ve ellerini bağlayıp bir yerlere sürüklüyor. Sen farkına varmadan seni öyle bir evirip çeviriyor ki, tüm dengen kayboluyor, yönlerini şaşırıyorsun. Sonra pat diye gözlerini açıyor ve sana şanslar, tesadüfler, denk gelişler ile ilgili yeni bir pasta sunuyo

Çocuk yok mu?

Çocuk yok mu? Yok, taze bitti, Olsa bakacak mıydınız? Sevecek miydiniz? Koruyacak mıydınız? Hayır. Seviyor gibi yapacaktınız. Ağlayıp mızmızlandığında annesinin eline tutuşturacaktınız. Eğitimi, kişisel ihtiyaçları ile ilgilenmeyecektiniz. Belki bir verecektiniz belki iki. Ömür boyu bakabilecek miydiniz ? Tek bildiğiniz çocuk kısmeti ile gelir demek. Bu cümleye dayanıp doğurdunuz çocukları. Evli çifte ne gün dediniz bir ihtiyacın var mı ? Eşin sana iyi davranıyor mu ? Bir sıkıntın var mı ? Nasılsın diye ? Demediniz. Tek sorunuz " Çocuk yok mu? " oldu. Bütün derdiniz buydu çünkü. Yok düşünmüyoruz dediğinde de aaa olur mu çocuksuz dediniz. Olur dediniz bi de ayıpladılar çok biliyorlarmış gibi. Evliliğin kesin kuralını çocuk doğurmak sandınız. Sonra evlatlarınızın dertlerini bilmediğiniz için kimi kendi derdiyle boğuşurken bunalıma girip intihar etti. Kimi kocasının kurşunu ile öldürüldü. Kimi kocasından dayak yiyip evden kaçtı ve üstelik hiç tanımadığı birine. Can güvenliğini