Ana içeriğe atla

Güven neydi? Güvenmek neydi?

Güven neydi? Güvenmek neydi?

İnsanlara güvenmek zorunda olmak, zorunda olarak yaşamak o kadar kötü ki. Eskiden insanlar birbirlerine gözleri kapalı güvenirmiş bilirlermiş ki konu her ne olursa olsun hayal kırıklığına asla uğramayacaklarını.



Kendileri emin oldukları kadar bilirlermiş, dünya gelişirken insanların duyguları, inançları küçülüyor sanki, amaçlar başka; istekler başka düşünceler başka hale gelmiş, kimsenin kimseye tahammülü kalmamış, ne zaman eskittik ne zaman yitirdik bazı anlamların kalbe dokunduğu zamanları? Ne zaman bir kelimenin insanı yıkıp geçebileceğini düşünmeden hareket eder olduk? Bunca ziyan olmak niye?



Güven, güvenmek demiştim ya hani, onca yolun ardından uçsuz bucaksız sonsuz deniz gibidir güven, belki de güvenmenin bir diğer adıdır inanmak. Biz inanmayı da yitirmişiz heybemizde, o yüzdendir, çekinmeler, korkulu yaklaşımlar; oysa eskiden ne güzelmiş kapıyı ardına kadar açık bıraksan da kimsenin izinsiz evine girmeyeceğini bilmekmiş o sonsuz bucaksız güvenmek. Ne oldu da bu kadar hayal kırıklığına yolumuz düşer oldu bizim? Ne oldu da bunca hüzne savruluşumuz?



İnsanlara güvenmek zorunda olmak, zorunda olarak yaşamak o kadar kötü ki.

Eskiden insanlar birbirlerinin gözlerine bakarak anlaşırmış, saygı ve merhamet dikiliymiş gönüllerinde.
Kim bilir belki de merhameti tükettik kalplerimiz de, şimdilerde yolda bir taş görülse acaba taşa takılıp sarsıldığımı mı görmek istiyorlar diye düşünür durur hale geldik. Neydi bizi alıkoyan?



Aşkların dahi şu zamanda belki bu sefer mutlu olurumla başlayıp artık beni sevmiyorlar bitişleri. Dostlukların pamuk ipliğine bağlı olduğu. Akrabaların dedikodu yaptığı zamanlara hangi ara geldik?
Güvenmek demiştim hani çok büyük bir çizgi. Fazla güvenirsen kendini, az güvenirsen kalbini kaybedersin.. Şu zamanda ikisinin arasında kaybolup gidiyor insan oğlu, dedim ya konuşmak kadar kolay susmak zor.


https://haberton.com/guven-neydi-guvenmek-neydi/

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Türkiye'de kuduz vakaları: Risk artıyor mu?

Türkiye'de kuduz vakaları: Risk artıyor mu? Bitlis’te başıboş köpeklerin ısırmasının ardından kuduz tanısı konan 10 yaşındaki Mustafa Erçetin hayatını kaybetmişti. Veteriner Hekim Mehmet Kızılinler, ülkeyi derinden etkileyen olaya dikkat çekerek kuduz vakalarına karşı uyarılarda bulundu. Eskişehir’de Veteriner Hekim Mehmet Kızılinler , kuduzun bütün memelilerde görülebilen viral bir hastalık olduğunu ifade etti. Ülkemizde yaban hayatı kaynaklı vakaların sık görüldüğünü belirten Kızılinler, “Kuduz, hayvan hastalıkları arasında en riskli rahatsızlıkların başında gelmektedir. Son zamanlarda farklı hastalıklar gündeme oturduğu için bu tür vakalar gündemden düştü. Dolayısıyla halkımız kuduz hastalığı konusunda bilinçsiz kaldı” dedi. Türkiye'de kuduz vakaları: Risk artıyor mu? Hayvanlarda kuduz belirtilerini aktaran Kızılinler, “Hırçınlık, ağızda salyalanma, saldırganlık, sinir sistemiyle alakalı aşırı hassasiyet, sığırlarda aşırı bağırma gibi belirtiler kuduz hastalığını işaret ed...

Mısır sapları elektrik enerjisine dönüştürülüyor

Adana’da hasadı yapılan mısırın tarlada kalan sapları özel makinelerle kesilip balya haline getirildikten sonra fabrikalarda yakılarak elektrik enerjisine dönüştürülüyor. Kentte mısır hasadı sürerken, tarlada kalan ürün sapları da enerjiye dönüşmeye başladı. Son yıllarda yaygınlaşan ve özel makinede balyalanan mısır sapları, bazı fabrikalar tarafından elektrik üretiminde kullanıyor.Yüksek ısıda yakılan mısır saplarından elde edilen enerji, türbinlere aktarılarak elektrik […] source https://haberton.com/misir-saplari-elektrik-enerjisine-donusturuluyor/

'Depremzede öğrenci' demek ötekileştirebilir

'Depremzede öğrenci' demek ötekileştirebilir Yıkıcı depremler sonrası çocukların yaşayabileceği travmalara dikkat çeken Çocuk Gelişim Uzmanı Pınar Bilecen, “Sınıflara misafir olarak gelen bu öğrencilerimize ‘depremzede öğrenci’ demek onu kırabilir, ötekileştirebilir, kendini ayrımlaştırılmış  gibi hissettirebilir” dedi. Kahramanmaraş merkezli yaşanan 2 büyük depremde kimi yakınlarını kaybetti, kimi yaşıtlarının yaşadığı afeti kilometrelerce öteden takip etti. Çocuklar deprem bölgesinde olsun ya da olmasın, yaşanan felaketten en ağır şekilde etkilendi. Peki bu süreçte onlara nasıl yaklaşmak, Türkiye'nin acı gerçeği depremi nasıl anlatmak gerekiyor? Deprem yaşayan çocukların yoğun kaygı ve korku içerisinde olduğunu aktaran Çocuk Gelişim Uzmanı Pınar Bilecen, “Deprem, insanın hareketsiz kabul ettiği ve güvenle ayağını bastığı toprağın da oynayacağını ve üzerinde bulunan tüm yapılarında hasar görüp, can kaybına uğrayacak şekilde yıkılabileceklerini gösteren bir doğa olayıdır. D...