Ana içeriğe atla

Plastik kıta

Plastik kıta

Bizi kolay tüketen bir nesil yapma yolunda işlerimizi son derece pratikleştirme hususunda uzman olan plastikler, gündelik rutinlerimizi o kadar kolaylaştırıyor ki; her sektörden üretimde bulunan şirketler insanlığa sunmaktan geri duramıyor.



Bundan dolayı çevreyi koruma adına bir hareket olarak; çevrenin korunması, çevre kirliliğinin önlenmesi ve giderilmesi için plastik poşet, plastik ambalaj kullanımının azaltılması için Ocak 2019'da plastik alışveriş poşetleri tüketiciye ücretli olarak satılmaya başlanmıştı. Bununla beraber, artık zincir market ve zincir mağazalar plastik poşetlerin yanında kâğıt, file veya bez çanta ve benzeri alternatif çok kullanımlık taşıma malzemeleri bulundurmak zorunda olacaktı. Söz konusu malzemeler, vatandaşların görüp kolayca erişebilecekleri şekilde kasa yakınlarına yerleştirilecekti.



Buna dayanarak haydi hep beraber takkemizi önümüze koyarak bir düşünelim. Sadece alışveriş poşetlerinin ücretli olması ile çevre bilincimiz nasıl gelişti yıllar içinde?



Ücretini ödeyerek almaya alışmış olmamız dışında, poşet kullanımı yüzde 70 oranında azalmış görünüyor. Fakat plastik kullanımının sadece alışveriş torbası olarak görmemek gerekiyor.



ÜRETİLEN PLASTİKLERİN YARISI TEK KULLANIMLIK



Şuan bu yazıyı okurken bile etrafınızda göz gezdirdiğinizde, çoğu ürünün plastik türevi olduğunu görürsünüz. Telefon kabınızdan bulmaca çözerken kullandığınız tükenmez kaleme, kulağınızdaki kulaklıktan içtiğiniz suyun şişesine, öğlen yediğiniz yemeğin kabından kolunuzdaki bilekliğe kadar; başımızı çevirdiğimiz her yerde plastik malzeme var.



Asıl can yakan kısım ise tekrar kullanılması gerek olmayan plastik maddelerin, en yaygın kullandığımız ürünlerin olması. Su şişeleri, pipetler, şeffaf gıda poşetleri, plastik gıda kapları, deterjan ambalajları. Bu malzemeler tüketim için alındığı andan itibaren bir yıl içinde atık malzeme haline düşüyor. Özellikle gıda paketlemede kullanılan plastiğin üretilme oranı yüzde 40.



Plastik kıta

Ambalajın elimizden çöp tenekesine ulaşması yaklaşık on iki dakika sürüyor. Ve geri dönüştürülemiyor.



EN GÖZLENEBİLİR ZARAR: YEDİNCİ KITA



Bu kadar üretilen plastiğin çöpe atıldığı andan itibaren nereye gittiği hakkında bir fikrimiz var mı? Merak etmeyin. Cevabı çok gizemli ve bilinemez değil. Aklı başında her insanın, doğada en zor plastiğin kaybolduğunu bildiğinden; dönüştürülemediği anda bu plastiklerin büyük bir bölümünün denizlere ve okyanuslara yayılarak devasa yığınlar halinde çözülmeden durduklarını biliyordur. Hem de, o kadar büyük bir kitle halinde duruyorlar ki; dünyanın “yedinci kıtası” olacak kadar, 7 milyon ton ağırlığında yüzen bir plastik kıta.



DOĞAL HAYATIN EN BÜYÜK KATİLİYİZ

Denizde oluşan plastik kıta dolaylı yoldan bize zarar verse de, ilk zararı denizde yaşayan canlılara veriyor. Suda yaşayan binlerce canlı bu atıklardan dolayı kalitesiz bir yaşam sürdürüyor ve ya çoğunun hayatı sona eriyor. Çoğu canlı besin sanıp plastiği yiyor, poşetlere ve kaplara takılarak sıkışıyor ve ölüyor. Bununla beraber yine bir çok türün nesli tükenmekle tehdit ediliyor.



Plastik kıta

Oranlara bakılınca tabii ki, sadece alışveriş poşetlerine getirilen değişimle bu sorunun çözümü mümkün olmuyor. Peki o halde, çözüm nereden geçiyor?



Çağdışı atık yönetimi sistemi daha verimli hale getirilmeli.



Çevre Bakanlığı’nın plastik poşetlerde hayata geçirmeyi planladığı depozito sistemi genişletilmeli. Bu ürün grubu sadece plastik poşetle sınırlı kalmamalı.



Atık yönetimi sistemine ciddi bir alt yapı oluşturulmalı. Atık toplama, ayıklama, üretime kazandırılma sistemleri kurulmalı.



Yoksa hepsinin yanında çöp azaltma stratejileri mi geliştirilmeli?



“Çöp azaltmanın tek yolu bireysel tüketim alışkanlıklarının değişmesinden geçmiyor.

Evsel atık miktarının azalması için tüm sektörleri kapsayan bir değişim şart. Daha üretilme esnasında devrim gibi kanunlarla geleceğin çöpleri üretilmeden önlem alınması şart görünüyor.


https://bit.ly/3jJDjzB

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Türkiye'de kuduz vakaları: Risk artıyor mu?

Türkiye'de kuduz vakaları: Risk artıyor mu? Bitlis’te başıboş köpeklerin ısırmasının ardından kuduz tanısı konan 10 yaşındaki Mustafa Erçetin hayatını kaybetmişti. Veteriner Hekim Mehmet Kızılinler, ülkeyi derinden etkileyen olaya dikkat çekerek kuduz vakalarına karşı uyarılarda bulundu. Eskişehir’de Veteriner Hekim Mehmet Kızılinler , kuduzun bütün memelilerde görülebilen viral bir hastalık olduğunu ifade etti. Ülkemizde yaban hayatı kaynaklı vakaların sık görüldüğünü belirten Kızılinler, “Kuduz, hayvan hastalıkları arasında en riskli rahatsızlıkların başında gelmektedir. Son zamanlarda farklı hastalıklar gündeme oturduğu için bu tür vakalar gündemden düştü. Dolayısıyla halkımız kuduz hastalığı konusunda bilinçsiz kaldı” dedi. Türkiye'de kuduz vakaları: Risk artıyor mu? Hayvanlarda kuduz belirtilerini aktaran Kızılinler, “Hırçınlık, ağızda salyalanma, saldırganlık, sinir sistemiyle alakalı aşırı hassasiyet, sığırlarda aşırı bağırma gibi belirtiler kuduz hastalığını işaret ed...

'Depremzede öğrenci' demek ötekileştirebilir

'Depremzede öğrenci' demek ötekileştirebilir Yıkıcı depremler sonrası çocukların yaşayabileceği travmalara dikkat çeken Çocuk Gelişim Uzmanı Pınar Bilecen, “Sınıflara misafir olarak gelen bu öğrencilerimize ‘depremzede öğrenci’ demek onu kırabilir, ötekileştirebilir, kendini ayrımlaştırılmış  gibi hissettirebilir” dedi. Kahramanmaraş merkezli yaşanan 2 büyük depremde kimi yakınlarını kaybetti, kimi yaşıtlarının yaşadığı afeti kilometrelerce öteden takip etti. Çocuklar deprem bölgesinde olsun ya da olmasın, yaşanan felaketten en ağır şekilde etkilendi. Peki bu süreçte onlara nasıl yaklaşmak, Türkiye'nin acı gerçeği depremi nasıl anlatmak gerekiyor? Deprem yaşayan çocukların yoğun kaygı ve korku içerisinde olduğunu aktaran Çocuk Gelişim Uzmanı Pınar Bilecen, “Deprem, insanın hareketsiz kabul ettiği ve güvenle ayağını bastığı toprağın da oynayacağını ve üzerinde bulunan tüm yapılarında hasar görüp, can kaybına uğrayacak şekilde yıkılabileceklerini gösteren bir doğa olayıdır. D...

Mısır sapları elektrik enerjisine dönüştürülüyor

Adana’da hasadı yapılan mısırın tarlada kalan sapları özel makinelerle kesilip balya haline getirildikten sonra fabrikalarda yakılarak elektrik enerjisine dönüştürülüyor. Kentte mısır hasadı sürerken, tarlada kalan ürün sapları da enerjiye dönüşmeye başladı. Son yıllarda yaygınlaşan ve özel makinede balyalanan mısır sapları, bazı fabrikalar tarafından elektrik üretiminde kullanıyor.Yüksek ısıda yakılan mısır saplarından elde edilen enerji, türbinlere aktarılarak elektrik […] source https://haberton.com/misir-saplari-elektrik-enerjisine-donusturuluyor/