Ana içeriğe atla

Anayasaların dayanılmaz ağırlığı

Anayasaların dayanılmaz ağırlığı
Anayasaların dayanılmaz ağırlığı

Son günlerde anayasa konusu, daha doğrusu yeni bir anayasa konusu, tekrar yoğun bir şekilde gündemdeki yerini aldı. Yeni bir anayasa gerekli mi? Anayasa değişikliği yapılmalı mı?



Anayasalar tüm toplumların, bütün devletlerin bel kemiğini oluşturan ve toplumsal sözleşmeler üstü olan bir kavram. Tarihsel olarak 3000-3500 yıl öncesine kadar öncesine dayanan, ama modern toplumların sanayi devrimiyle birlikte, millet olma bilincinin ve devlet otoritesine duyulan ihtiyaçların, toplumsal ihtiyaçlar hiyerarşilerinin harmanlanmasıyla birlikte oluşan yasalar üstü bir kurallar bütünü olarak karşımıza çıkmakta ve devleti oluşturan var olma mekanizmasına dönüşmektedir.



Ne tür bir Anayasa'ya sahibiz?

Anayasaları basitçe bir sınıflandırma içinde açıklamaya çalışırsak; yazılı-yazısız ve sert/katı-yumuşak anayasalar şeklinde sınıflandırabiliriz. Türkiye'de şu an ki yürürlükte olan 1982 Anayasası uygulanmaktadır ve sert/katı türünden olan yani değiştirilmesi bir takım kural ve kanunlara tabi olan kolay kolay değiştirilemeyen hatta bazı maddelerinin değiştirilmesi dahi teklif edilemeyecek maddeleri bulunan 177 madde ve eklerinden oluşan anayasadır.



Bu 177 maddeden bazılarına bir bakalım:



- Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir. AY md.1

- Yargı yetkisi, Türk Milleti adına bağımsız ve tarafsız mahkemelerce kullanılır. AY md.9

- Basın hürdür sansür edilemez. Basımevi kurmak izin alma ve mali teminat yatırma şartına bağlanamaz. AY md.28

- Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri seçildikleri bölgeyi veya kendilerini seçenleri değil, bütün milleti temsil ederler. AY md.80

Anayasaların dayanılmaz ağırlığıAnayasaların dayanılmaz ağırlığı

Yeni bir Anayasaya ihtiyaç var mı?

Görüldüğü gibi anayasamızda gerekli hükümler ve kanunlar oldukça net bir şekilde yazılı olarak yerini almış ve uygulanması gereken hükümler net bir şekilde belirtilmiştir. Böyle bir durumda acaba yeni bir anayasadan ziyade acaba var olan anayasal hükümlerin hukuksal olarak kesinlikli ve net olarak uygulanmasına ihtiyaç olup olmayacağı sorgulanabilir. Elbette ki bunun cevabını ülkemizde yaşayan 85 milyon insanın kendisine sorarak yanıtı bulacağını düşünüyorum.



Mesela yukarıda kısaca özet olarak çeşitlerini yazdığım anayasalara bir örnek olarak, İngiltere'yi de vermek istiyorum. Avrupa'nın hatta dünyanın en gelişmiş ülkelerinden biri olan İngiltere'nin yazılı bir anayasası yoktur. Buna karşılık oldukça güçlü bir yargı ve yasama ağı mevcuttur.



Avam kamarası, Lordlar kamarası, senato, parlamento, meclis vb. anayasal düzen, kural ve kanunlara uyulması sağlanmakta, gerekli görülen tüm olumsuz süreç ve kanunsuzluğun hukuksal üstünlüğe duyulan büyük saygı ve derin bağlılıkla İngiltere'de tüm kanunsal hüküm ve uygulamaların gerçekleşmesini sağlamaktadır.



Demek ki asıl önem olan yazılı bir anayasanın olup olmaması değil, mevcut olan anayasanın veya kanunların hukuksal üstünlüğe inanarak ve demokratik olarak kültür içinde özümsenip, bağlılıkla kullanılmasında yatmaktadır.



Yazar: Okan Oran

#anayasa #cumhuriyet
https://haberton.com/anayasalarin-dayanilmaz-agirligi/

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Türkiye'de kuduz vakaları: Risk artıyor mu?

Türkiye'de kuduz vakaları: Risk artıyor mu? Bitlis’te başıboş köpeklerin ısırmasının ardından kuduz tanısı konan 10 yaşındaki Mustafa Erçetin hayatını kaybetmişti. Veteriner Hekim Mehmet Kızılinler, ülkeyi derinden etkileyen olaya dikkat çekerek kuduz vakalarına karşı uyarılarda bulundu. Eskişehir’de Veteriner Hekim Mehmet Kızılinler , kuduzun bütün memelilerde görülebilen viral bir hastalık olduğunu ifade etti. Ülkemizde yaban hayatı kaynaklı vakaların sık görüldüğünü belirten Kızılinler, “Kuduz, hayvan hastalıkları arasında en riskli rahatsızlıkların başında gelmektedir. Son zamanlarda farklı hastalıklar gündeme oturduğu için bu tür vakalar gündemden düştü. Dolayısıyla halkımız kuduz hastalığı konusunda bilinçsiz kaldı” dedi. Türkiye'de kuduz vakaları: Risk artıyor mu? Hayvanlarda kuduz belirtilerini aktaran Kızılinler, “Hırçınlık, ağızda salyalanma, saldırganlık, sinir sistemiyle alakalı aşırı hassasiyet, sığırlarda aşırı bağırma gibi belirtiler kuduz hastalığını işaret ed

Yeni medya ve geleneksel medyanın farkları

Yeni medya ve geleneksel medyanın farkları hakkında Prof. Dr. Süleyman İrvan ile bir söyleşi gerçekleştirdik.. Geleneksel medya ile yeni medya kavramları son dönemlerde adını en çok duyduğumuz kavramdır. Her gün saatler geçirdiğimiz yeni medya ve geleneksel medyanın farkları her gün biraz daha açılıyor. Geleneksel medyayı özetlemek gerekirse.  Geleneksel medya:  Tek yönlü iletişim sağlayan dergi, televizyon ve gazete gibi iletişim araçlarının bütününe verilen isimdir. Kısacası geleneksel medya sesli ya da yazınsal basını kaplayan araçların tümüne verilen isimdir Yeni medya ise: Yeni Medya ya da bir diğer deyişle dijital medya , bilgisayar ve internetin kullanılarak oluşturulan ortamlara verilen isimdir. Yeni medyada iletişim tek yönlülükten çıkmakta ve çift yönlü iletişime geçmektedir.  Özellikle z kuşağı dediğimiz nesil ile yeni medya kelimesini daha fazla duymaya başladık. Gelişen teknolojide medyalardan haber alma şeklimiz bile değişti bu söyleşide vatandaş gazeteciği, eski medya y

Turgay Tanülkü'nün hikayesi! Gerçek baba kimdir?

Turgay Tanülkü'nün hikayesi! Gerçek baba kimdir? Gerçek baba kimdir? Doğurtup bakmayan mı? yoksa kendi çocuğu olmadığı halde sahip çıkan mı? Mavi cezaevi arabası Ulucanlar Cezaevi'ne yaklaşırken zaman 1970'i gösteriyordu. 17 yaşındaki mahkum 7 yıl sürecek cezaevi hayatına başlamak üzereydi. Bundan sonra olacaklar hem kendisinin hem de birçok insanın kaderini değiştirecekti. Gün akşama kavuştu. Kapılar sürmelendi. Karavanadan payına düşen çorbaya baktı. Daldı gitti uzaklara. TURGAY TANÜLKÜ'NÜN HİKAYESİ! Bu öyķü gerçek bir babanın hayat hikayesidir. Bu öykü Turgay Tanülkü 'nün hikayesi. 1953 yılında doğar, Turgay Tanülkü. Babasını küçük yaşlarda kaybeder. Annesi çamaşır yıkayarak geçimlerini sağlamaya çalışır. Fakat ne mümkün. Hayat zordur. Fakirlik vardır. Birde gençlik BABA NE DEMEK? Sırtını yasladığın dağ. Güven duygusu. Korkmamak Ama öyle olmaz. Yetiştirme yurdu, arkasından da cezaevi....Turgay'ı zor günler beklemektedir. Cezaevinde yaşadığı olaylar tüm den