Ana içeriğe atla

Büşra Kabataş işkence edilerek öldürülmüş

Büşra Kabataş işkence edilerek öldürülmüş
Büşra Kabataş işkence edilerek öldürülmüş

Kocaeli'nin Gebze ilçesinde Taner Yaylacı'nın (29), lise öğrencisi Büşra Kabataş'ı (15) işkence ederek öldürdüğü tespit edildi. Yaylacı'nın, Kabataş'ı odasında bıçakla yaraladıktan sonra boğduğu, yorgan örterek getirdiği yanıcı maddeyi üzerine döküp, yaktığı öğrenildi.



Mustafapaşa Mahallesi'nde 3 katlı binanın 2'nci katındaki evde, 8 Ekim'de yangın çıktı. Daireden yükselen dumanları görenlerin ihbarıyla polis, sağlık ve itfaiye ekipleri geldi. Yangını söndüren itfaiye erleri, Büşra Kabataş'ın cansız bedeniyle karşılaştı. İnceleme sonrası Kabataş'ın cesedi, otopsi için morga götürüldü. Gebze Atatürk Anadolu Lisesi 11'inci sınıf öğrencisi olan Kabataş'ın cenazesi, önceki gün gözyaşlarıyla toprağa verildi.



Olayın ardından polis, geniş çaplı soruşturma başlattı. Delillerden yola çıkan ekipler, cinayet olabileceği ihtimali üzerinde durdu. Ekipler, yangının, Büşra Kabataş'ın öldürülmesinin ardından delilleri karartmak için çıkarıldığını tespit etti.



Polis, Kabataş'ı öldüren kişinin, anne Aylin Çetin'e platonik aşk besleyen Taner Yaylacı olduğunu belirledi. Kaçma hazırlığındaki Yaylacı, olaydan sonra Tokat'a gitmeye çalışırken yakalandı. Gözaltına alınan Yaylacı, 'canavarca hisle ve eziyet çektirerek öldürme' suçlamasıyla sevk edildiği adliyede çıkarıldığı hakimlikçe tutuklandı.



Büşra Kabataş işkence edilerek öldürülmüş

SAÇLARINI KESMİŞ



Polisin yaptığı incelemede; Taner Yaylacı'nın, olay yerine yanıcı madde, çamaşır ipi, koli bandı ve elektroşok cihazı ile geldiği belirlendi. Polis, Yaylacı'nın uzun süre evin önünde gözlem yaptığını tespit etti. Taner Yaylacı'nın, Aylin Çetin'i öldürmek için geldiği ancak burada karşılaştığı Büşra Kabataş'ı öldürdüğü belirtildi.



Evin önünde bekleyen Yaylacı'nın, okula gitmek için kapıda ayakkabılarını giyen Kabataş'ı görüp, yakaladığı ardından odasına götürerek bıçakla yaraladıktan sonra boğduğu, yorgan örtüp, beraberinde getirdiği yanıcı maddeyi üzerine dökerek yaktığı öğrenildi.



BÜŞRA'NIN ABLASIYLA KARŞILAŞMIŞ



İncelemede ayrıca yatağın bazı noktalarında yanıcı madde bulunduğu ve kutusunun Büşra Kabataş'ın ellerine tutuşturulduğu belirlendi. Olay yeri inceleme raporunda ise Kabataş'ın vücudunun çeşitli yerlerinde, göğüs bölgesi ağırlıklı olmak üzere, 20'den fazla bıçak yarası olduğu, Yaylacı'nın yangını çıkarmadan önce genç kızın saçlarını kestiği belirtildi.



Yaylacı'nın, cinayeti işlemeden önce evin çevresinde gözlem yaptığı anlar ise güvenlik kameralarına yansıdı. Yol kenarında Aylin Çetin'in gelmesini bekleyen Taner Yaylacı'nın yanından, Büşra'nın ablası Başak Kabataş'ın evden çıktıktan sonra geçtiği görülüyor. Yine görüntülerde Başak Kabataş'ın, Taner Yaylacı'yı görmeden yoluna devam ettiği anlar yer aldı.



Kocaeli'nin Gebze ilçesinde Taner Yaylacı'nın (29), lise öğrencisi Büşra Kabataş'ı (15) işkence ederek öldürdüğü tespit edildi. Yaylacı'nın, Kabataş'ı odasında bıçakla yaraladıktan sonra boğduğu, yorgan örterek getirdiği yanıcı maddeyi üzerine döküp, yaktığı öğrenildi.

'KAÇTA OKULA, İŞE GİDECEKLERİNİ BİLİRDİM'



Savcılık ifadesi ortaya çıkan Taner Yaylacı'nın, "Derince'deki evimden çıktığımda, bir ay önce marketten aldığım 2 adet mangal tutuşturucu jeli, ablamın evinde boşta duran 3-4 parça halindeki 3 metre uzunluğundaki çamaşır ipini, atkımı ve daha önce internetten satın aldığım elektroşok cihazını yanıma aldım. Gebze'ye vardığımda marketten koli bandı aldıktan sonra, bir pansiyona giderek geceyi geçirdim.



Saat 06.30'da uyandım ve hazırladığım eşyalarımı yanıma alarak, bir pastaneye kahvaltı yapmaya gittim. İşlerimi tamamladıktan sonra Aylin'in evine gitmeden önce 15-20 dakika oyalandım. Buradaki amacım; Aylin'in kızlarının evden gitmesi ve kendisini evinde tek başına beklemekti. Aylin'in 2 kızının da kaçta işe ve okula gideceğini bilirdim" dediği öğrenildi. 



'SUSMASINI SÖYLEDİM AMA BAĞIRMAYA DEVAM ETTİ'



İfadesinin devamında Yaylacı, "Evin önünde beklerken, Büşra'nın ablası Başak, bulunduğum yerin önünden geçerek işe gittim. Bu sırada Büşra'nın da okula gittiğini tahmin ederek, evin kapısına gidip, beklemeye başladım. Bu sırada Büşra elbiselerini ve ayakkabılarını giymiş bir vaziyette apartman kapısından dışarıya çıkıyordu. Büşra beni görür görmez bağırarak, bana 'Ne işin var burada?' deyince elim ile ağzını kapattım.



Büşra Kabataş işkence edilerek öldürülmüş

Demir kapıdan içeriye sokarak, koluna girdim ve oturdukları daireye çıkardım. İçeriye girdikten sonra Büşra'ya susmasını söyledim ama bağırmaya devam etti. Bende tekrar Büşra'ya 'Sus annen ile görüşüp, gideceğim' diye söyledim. Fakat susmayınca Büşra'yı odasına götürerek, yatağına yatırdım.



Sonrasında yanımda getirdiğim elektroşok ile Büşra'nın karın bölgesine bayılması için birkaç kez tuttum. Bayılmayınca Büşra'nın üstüne çıkarak, ağzını önce atkı ile sardım sonraysa bant ile üstünü bantladım" dedi. 



'ELİMDEKİ BIÇAK BOĞAZINA SAPLANDI'



İfadesinde Büşra'yı öldürmek istemediğini iddia eden Taner Yaylacı, şunları kaydetti: 



"Ellerini ve ayaklarını yanımda getirdiğim çamaşır ipi ile bağladıktan sonra korkutmak için mutfağa gittim. Tezgah üzerindeki bir bıçağı alıp, bulunduğu odaya gittim. Odaya vardığım sırada Büşra, ellerini ve ağzındaki bandı sökmüştü. Yine bana küfürler etmeye başladı, bir yandan da tekme atıyordu. Bu şekilde bana tekme atarken, elimdeki bıçak ile Büşra'nın üzerine düştüm. Elimdeki bıçak, Büşra'nın boğaz kısmına saplandı.



Buna rağmen Büşra yerinden kalkmaya, bağırmaya çalışınca, yastığı kafasının üstüne koydum ve bastırmaya başladım. Bu şekilde bastırdıktan sonra neler olduğunu tam olarak hatırlamıyorum. Ancak kısa bir süre sonra kendime geldim ve Büşra'nın üstüne yanımda getirdiğim mangal jelini döktüm. Jeli döktükten sonra yanımdaki çakmak ile jeli ateşledim.





Jel kutularını ise Büşra'nın yanına atıp, elektroşok ve olayda kullandığım bıçağı yanıma alarak evden ayrıldım. Evden çıktıktan sonra sokakta üzerimdeki kıyafetleri çıkardım. Elbiselerim ile elektroşok cihazı ile yine olayda kullandığım bıçağı, sokak arasındaki çöp konteynerine attım." 



Kendisini kaybettiğini ve olayın bir kısmını hatırlamadığını öne süren Yaylacı, "Gayem, işten atılmama sebep olan Aylin ile konuşmaktı. Bu eşyaları yanımda götürmekteki amaç ise bana karşı gelip, bağırırsa Aylin'i bağlayıp, susturmaktı. Öldürme amacım yoktu. Pişman ve üzgünüm. Olay anında kendimi kaybettim" dedi. 



POLİS SUÇ ALETLERİNİ BULAMADI



Taner Yaylacı, cinayeti işledikten sonra polise verdiği ifadesinde de olayda kullandığı bıçağı, elektroşok cihazını ve elbiselerini evin yakınlarındaki çöp konteynerine attığını söyledi. Sokak giriş- çıkışlarını trafiğe kapatan polis, çevredeki 20 çöp konteynerinde arama yaptı ancak suç aletleri ile ilgili bir şeye ulaşamadı.



Öte yandan Büşra Kabataş'ın öldürüldüğü oda görüntülendi. Odanın büyük kısmının yandığı, Büşra'nın öldürüldüğü yatağın ise küle döndüğü görüldü.



'İŞKENCE SONUCU ÖLDÜRÜLDÜĞÜ SABİT'



Taner Yaylacı'nın cinayeti gerçekleştirmeden önce Büşra Kabataş'a uzun süre işkence yaptığını belirten, ailenin avukatı Cemal Tınarlıoğlu, "Yaptığımız ilk incelemelerde; şüphelinin ciddi bir şekilde intikam almak amacıyla genç kızımızı katlettiği, dosyadan aldığımız izlenimler ve otopsi raporunda uzun bir işkence sonucu öldürüldüğü sabit. İntikam amacıyla yapıldığı sabit.



Sanığın ifadelerindeki tutarsızlıklar da açık. Olay yerinde gelirken getirdiği materyallerin hepsi işkence yapmak amacıyla kullanılan şeyler. Vücudunda fazlasıyla kesik var; 20'nin üzerinde. Bu kesikler, özellikle bazı bölgelerde yoğunlaşıyor. O bölgelere işkence yapıldığı, bıçağın rastgele vurulmadığı görülüyor. Darbeler öldürücü mahiyette değil çok sayıda olması işkence için yapıldığını gösteriyor. Bir kere bu, kadına karşı ciddi bir işkence ve kadın cinayeti olarak görülüyor" dedi.



Yazar: Haberton

#büşrakabataş #kadıncinayeti #kocaeli
https://haberton.com/busra-kabatas-iskence-edilerek-oldurulmus/

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Türkiye'de kuduz vakaları: Risk artıyor mu?

Türkiye'de kuduz vakaları: Risk artıyor mu? Bitlis’te başıboş köpeklerin ısırmasının ardından kuduz tanısı konan 10 yaşındaki Mustafa Erçetin hayatını kaybetmişti. Veteriner Hekim Mehmet Kızılinler, ülkeyi derinden etkileyen olaya dikkat çekerek kuduz vakalarına karşı uyarılarda bulundu. Eskişehir’de Veteriner Hekim Mehmet Kızılinler , kuduzun bütün memelilerde görülebilen viral bir hastalık olduğunu ifade etti. Ülkemizde yaban hayatı kaynaklı vakaların sık görüldüğünü belirten Kızılinler, “Kuduz, hayvan hastalıkları arasında en riskli rahatsızlıkların başında gelmektedir. Son zamanlarda farklı hastalıklar gündeme oturduğu için bu tür vakalar gündemden düştü. Dolayısıyla halkımız kuduz hastalığı konusunda bilinçsiz kaldı” dedi. Türkiye'de kuduz vakaları: Risk artıyor mu? Hayvanlarda kuduz belirtilerini aktaran Kızılinler, “Hırçınlık, ağızda salyalanma, saldırganlık, sinir sistemiyle alakalı aşırı hassasiyet, sığırlarda aşırı bağırma gibi belirtiler kuduz hastalığını işaret ed

Yeni medya ve geleneksel medyanın farkları

Yeni medya ve geleneksel medyanın farkları hakkında Prof. Dr. Süleyman İrvan ile bir söyleşi gerçekleştirdik.. Geleneksel medya ile yeni medya kavramları son dönemlerde adını en çok duyduğumuz kavramdır. Her gün saatler geçirdiğimiz yeni medya ve geleneksel medyanın farkları her gün biraz daha açılıyor. Geleneksel medyayı özetlemek gerekirse.  Geleneksel medya:  Tek yönlü iletişim sağlayan dergi, televizyon ve gazete gibi iletişim araçlarının bütününe verilen isimdir. Kısacası geleneksel medya sesli ya da yazınsal basını kaplayan araçların tümüne verilen isimdir Yeni medya ise: Yeni Medya ya da bir diğer deyişle dijital medya , bilgisayar ve internetin kullanılarak oluşturulan ortamlara verilen isimdir. Yeni medyada iletişim tek yönlülükten çıkmakta ve çift yönlü iletişime geçmektedir.  Özellikle z kuşağı dediğimiz nesil ile yeni medya kelimesini daha fazla duymaya başladık. Gelişen teknolojide medyalardan haber alma şeklimiz bile değişti bu söyleşide vatandaş gazeteciği, eski medya y

Turgay Tanülkü'nün hikayesi! Gerçek baba kimdir?

Turgay Tanülkü'nün hikayesi! Gerçek baba kimdir? Gerçek baba kimdir? Doğurtup bakmayan mı? yoksa kendi çocuğu olmadığı halde sahip çıkan mı? Mavi cezaevi arabası Ulucanlar Cezaevi'ne yaklaşırken zaman 1970'i gösteriyordu. 17 yaşındaki mahkum 7 yıl sürecek cezaevi hayatına başlamak üzereydi. Bundan sonra olacaklar hem kendisinin hem de birçok insanın kaderini değiştirecekti. Gün akşama kavuştu. Kapılar sürmelendi. Karavanadan payına düşen çorbaya baktı. Daldı gitti uzaklara. TURGAY TANÜLKÜ'NÜN HİKAYESİ! Bu öyķü gerçek bir babanın hayat hikayesidir. Bu öykü Turgay Tanülkü 'nün hikayesi. 1953 yılında doğar, Turgay Tanülkü. Babasını küçük yaşlarda kaybeder. Annesi çamaşır yıkayarak geçimlerini sağlamaya çalışır. Fakat ne mümkün. Hayat zordur. Fakirlik vardır. Birde gençlik BABA NE DEMEK? Sırtını yasladığın dağ. Güven duygusu. Korkmamak Ama öyle olmaz. Yetiştirme yurdu, arkasından da cezaevi....Turgay'ı zor günler beklemektedir. Cezaevinde yaşadığı olaylar tüm den