Ana içeriğe atla

Yüksek dağın kartalı

Tepesi sisli Nohutlu dağları, coğrafyanın hoyratlığına inat bir anne gibi kucaklar Nohutlu'yu. Kartalların yuvasıdır bu dağlar. Ve her gün uçar, bu Yüksek dağın kartalı. Kararlı ve güçlü.MALATYA__PÖTÜRGE NOHUTLU KÖYÜ /1993Gün Nohutlu'nun üstüne ilk ışıklarını gönderdiğinde, köyün genç öğretmeni Gülen hanım çoktan uyanmıştır. Her günkü günlerden biridir işte. Hazırlanır. Evden çıkar. Dışarı çıktığında ilk önce dağlar selam verir ona. Nohutlu dağların tam ortasında bir köydür. Buradaki dağlar konuşur insanla hoyrat bir coğrafyanın içinde aslını kaybetmeden yaşar nohutlu.Mutludur. Gülen öğretmen. Öğrencilerini çok sever öğrencileri de onu. Eşi de kendisi gibi öğretmendir. Bu güzel evliliğin içinde bir de oğulları olmuştur. Adı Bektaş...Bektaş daha 3.5 aylıktır. Her şey yolundadır kısacası. Sınıfa her zamanki gibi güler yüzle girer. Dersine başlar. Ama ne pencereden kendisine bakan dağların endişesini fark eder nede hayatının en zor 3.5 yılının başlayacağını...Ders bitip eve döndüğünde, sevgiyle kucaklar Bektaş bebeği. Fakat bir tuhaflık vardır. Anlam veremez. Çok huzursuzdur Bektaş. Altını açtığında kan görür. Eşine haber verir. Hastaneye doğru yola çıkarlar.Kolay mı o yıllarda köyden hastaneye varış ? Köyden vilayete 4 saatte gidilir, 1993 yılının şartlarında. Yol bitmez.Kucaklarında Bektaş acilden giriş yaparlar. Bebeği doktorlar alır kapı kapanır.BEKLEMEK....Bir anne için ne tanıdık bir kelime.. Anne hep bekler umutla, sabırla bekler. Kimseye belli etmeden korkarak bekler. Gülen öğretmende öyle bekler. Zaman geçmez. Saatler artık en miskin hallerine bürünmüştür. Gülen'in içindeki fırtınaya inat zaman yavaşlamıştır.Ne kadar beklediği bilinmez zamana göre 1 saat, Gülen öğretmene göre bin yıl doktor görünür kapıdan.TEŞHİS ____ANALATİK PURPURAKILCAL DAMAR ÇATLAMASI Önce idrar, sonra dışkı en son da kalbe atar hastalık kendini ve çocuğun kaybı söz konusudur.__Bu gece yapabileceğimiz hiç bir şey yok der doktor. Sabahı bekleyeceğiz. Ve kalbe atmaması için dua edeceğiz sabah ki duruma bakıp karar vereceğiz.Aspirin verip kanı sulandırırlar........GECE.......Neden hep geceler zordur ki insanlar için.. karanlık olduğu için mi böyle hissederiz ? Fakat Gülen öğretmen geceyi sever umudu vardır hep. Öğrencilerine de hep umut aşılamayı bir yaşam felsefesi haline getirmiştir.Yüksek dağın kartalıYakar içindeki tüm ışıkları.. Bir elinde umut, diğerinde eşinin eli sabahı beklerler. Sabah Bektaş bebeğin bütün organları şişmiştir. Fakat hastalık kalbe sıçramamıştır...Doktor bebeğin tam teşekküllü bir hastanede devamlı kontrol altında olması gerektiğini söylemiştir. Bu nasıl olacaktır. Nohutlu köyü vilayete 4 saattir. 1993 yılıdır. Üstelik kışın vilayetle köyün arasındaki yol kardan kapanıyordur.Hemen tayin ister gülen öğretmen. Fakat tayin çıkmaz .ŞİMDİ HAYATININ EN ZOR KARARINI VERMEK ZORUNDADIR.YA MESLEĞI BIRAKACAKTIR YADA OĞLUNU ESKİŞEHİRDEKİ ANNESİNE ...Böylece 3.5 yıllık hasret, suçluluk, vicdan azabı günleri başlar. Bektaş'ı annesine bırakır. Sadece yazdan yaza görür. Telefonla haber alır. Öğrencilerine sarılır.ARTIK DAHA GÜCLÜ OLMASI GEREKEN BİR 3.5 YIL ONU BEKLEMEKTEDİR.....GÜNÜMÜZ /2022 __MAYISOnu ilk gördüğümde ilk dikkatimi çeken beyaz doğal dalgalı saçları oldu. Etrafında insanlar vardı o kadar içten ve güzel gülüyordu ki. Sonra bir başka detay fark ettim. Konuşurken insanlara dokunuyordu. Bu zamanda çok az rastlanan bir şeydi. Kim olduğunu sordum.CHP MURATPAŞA İLÇE KADIN KOLLARI BAŞKANI dediler.Konuşmak ve röportaj yapmak istedim. Kabul etti. Sözleştik ve bir pazar günü buluştuk.__HOŞGELDİNİZ GÜLEN HANIM. TEŞEKKÜR EDERİM GÖRÜŞMEYİ KABUL ETTİĞİNİZ İÇİN.GÜLEN ERCAN__RİCA EDERİM. BEN TEŞEKKÜR EDERİM. __GÜLEN ERCAN KİMDİR ? GÜLEN ERCAN__1968 /ERZİNCAN doğumluyum. Henüz bir kaç aylıkken, İstanbul /Ümraniye ye taşındık. Babam zaten İstanbul'dan Erzincan'a gel git yaparmış. Daha sonra annemi ve beni alarak İstanbul'a yerleşiyor. 6 yaşıma kadar İstanbul/Ümraniye de çocukluğum geçti. Hayal meyal hatırlıyorum ama net hatırladığım anılarda var. Hâlâ çok güzel insanlar var orda görüştüğüm çocukluğumdan kalan.İLK HATIRLADIĞINIZ ANINIZ NEDIR ?GÜLEN ERCAN__Babamın bir tanıdığının bakkal dükkanı vardı. O bakkalın kokusunu hatırlıyorum. Ben halen o eski bakkallara girdiğimde o kokuyu alırım. Ama tarif edemem. Çok farklı bir kokusu vardır eski bakkalların . Girdiğinizde hissedersiniz. Nadir olarak bulup girdiğimde, fark edip içime çekiyorum o kokuyu.BABA NEDEN İSTANBUL'U TERCİH ETMİŞ ?GÜLEN ERCAN__Çünkü işçi, emekçi. Köyde tarla bağ bahçe çok fazla yok. Dedemin ektiği birkaç tarlayla kendilerini geçindiriyorlar. Genç insanların köyde yapacakları fazla iş imkânı yok. Büyük şehirleri tercih ediyorlar. Babam da o yüzden İstanbul'u tercih ediyor. Önceleri çalışıp memlekete dönüyor. En sonunda da İstanbul'a yerleşiyor. Tepesi sisli Nohutlu dağları, coğrafyanın hoyratlığına inat bir anne gibi kucaklar Nohutlu'yu. Kartalların yuvasıdır bu dağlar. Ve her gün uçar, bu Yüksek dağın kartalı. Kararlı ve güçlü.NASIL BİR ÇOCUKTUNUZ ?GÜLEN ERCAN__(GÜLÜYOR) Keşke bunu ben anlatmasam da başkası anlatsa. Oldukça sakin bir çocukmuşum.Annemde hep öyle der. Ama çok zeki bir çocukmuşum. Kendi halinde, çabuk öğrenen, çok çabuk karar veren ve verdiği kararları hayata uygulayan bir çocuktum. Kimseyi üzmeyen yaşıtlarıyla iyi geçinen mutlu bir çocuktur.GÜLEN ERCAN; SARIGÜL HANIMLA MUSA BEYİN İLK KIZLARI..EV HANIMI BİR ANNE VE İŞCİ BİR BABANIN BÜYÜTTÜGÜ ÇOK GÜZEL BİR İNSAN 5 KARDEŞLER MUSA BEY KÜÇÜK YAŞTA EVLENİYOR VE EVLENDİKTEN SONRA ASKERE GİDİYOR.O ZAMANA KADAR MUSA BEYLE SARIGÜL HANIM'IN 3 ÇOCUKLARI OLUYOR BİLE...ANNENİZLE BABANIZ NASIL ANLAŞIRLARDI ?GÜLEN ERCAN(YİNE GÜLÜYOR) __Bizim evde otorite baba gibi gözükse de asıl otorite annemdi. Babam çok sakin, yardımsever, etrafı tarafından sevilen bir insandı. Çocuklarıyla diyalogları çok farklıydı. Daha bize şuradan kalk, şuraya otur dememiştir.Ama annem gerçek bir otoriteydi. Kararlıydı. Bir şeyi yap dediğinde yapmak zorundaydık. Birbirleriyle iyi anlaşırlardı.BABASININ ASKERLİK ZAMANI GELİR.BU ARADA BABA TARAFı ERZİNCAN'DAN ÇIKIP ESKİŞEHİR'E YERLEŞMİŞTİR.MUSA BEY ASKERLİK ZAMANLARINDA EŞİ VE 3 COCUĞUNU BABA EVİNE BIRAKMAYA KARAR VERİR. BÖYLE OLURSA İÇİ DAHA RAHAT EDECEKTİR. AİLE İSTANBUL'DAN ESKİŞEHİR'E GÖÇ EDER. İLK BAŞTA ZORLANSALAR DA ZAMANLA HERŞEY YOLUNA GİRER.GÜLEN ARTIK 6 YAŞINDADIR VE OKUMAYI ÇOKTAN SÖKMÜŞTÜR. KİMSE BUNUN FARKINDA OLMASADA. ETRAFTAKİ BÜTÜN ÇOCUKLARIN OKULA GİTTİGİNİ GÖRÜP ODA OKULA GITMEK İSTER .GÜLEN ERCAN__Biliyorsunuz Eskişehir Türk Silahlı Kuvvetleri'nin hava üssüdür. Mahallemizde de bir pilot okulu vardı. Okulun bakımını, boya badanasını askerler yapardı. Bütün okullar siyah önlük giyerken biz mavi önlük giyerdik. 23 Nisan gibi etkinliklerde fark edilirdik.Daha sonra dedemlerden ayrılıp, yine dedemlere çok yakın bir ev tuttuk. Çünkü dedemlerde çok kalabalıktı. Babam gelene kadar böyle idare ettik.1974 /ESKİŞEHİRGÜLEN ERCAN__O günlerden kalan bir anım var. Ev sahibimiz Almancıydı ve Almanya'dan getirdikleri bir TV'ları vardı. TV'de diziler olurdu insanlar toplanır o dizileri seyrederdi. Mesela benim idolüm şeker kız Candy'di. Evin sahibinin kızı tüm istekleri yapılmış birazda şımartılmış olarak bütün huysuzluklarını yapardı biz gelince. Bunu gören annem bize TV almıştı.SARIGÜL HANIM OTORİTER SARIGÜL HANIM ÇOK GÜÇLÜ. O DÖNEM EŞİ ASKERDE OLAN HANIMLARA ASKER MAAŞI VERİLİR. SARIGÜL HANIM İLKOKUL TERK. AMA YÜREK VE CESARET. EL İŞİ YAPAR. ÇEYİZ YAPAR. EŞİNDEN GELEN MAAŞI DA ÜSTÜNE KATAR. BİR TV ALIR ÇOCUKLARINA.ANNE DİYİNCE AKLINIZA NE GELİYOR ?GÜLEN ERCAN__Annem çok büyük bir güçtü. Ve çok iyi bir anneydi çok akıllı bir kadındı her şeyden önce. Ben Annemin o savaşçı amazon kadını yönüne çok hayrandım. Ayrıca çok da güzel bir kadındır annem. Evi idare eden annemdi. Babam çalışır, kazanır anneme getirirdi. Ekonomiden annem sorumluydu. Ne yapılacaksa annem yapardı. Babam anneme çok güvenirdi. Aralarındaki aşk bambaşkaydı.SİZE KARŞI NASILDI ANNENİZ ?GÜLEN ERCAN__Otoriterdi.Ama neden öyle dedim. Ben ilk çocuğum. Annemle aramızdaki yaş farkı çok az. Annemle evlat anne ilişkisinden çok arkadaş ilişkisi yaşadık. Bu günde hâlâ öyledir. Bır anımı anlatınım. Ben Üniversiteye gittiğim yıl annem hamile kalıyor ben varım, 3 erkek kardeşim var. Ve annem yurdun ankesörlü telefonundan beni arıyor. "Gülen ben hamileyim ne yapacağım "diye düşünebiliyor musunuz?Benim cevabım şu oldu. Hayır anne sakın aldırmıyorsun. O çocuk doğacak ve kız olacak. Ve öylede oldu. 5.cimiz kız.ANNENİZ HANGİ KONUDA OTORİTERDİ ?GÜLEN ERCAN___Bir çok şeyi yapmamı isterdi. Hem okuyacaksın. Hem ev işi yapacaksın. Hem dantel yapacaksın. Yapamadığım yerde de çok kızardı. Bir bakışı yeterdi. Benim ananemde çok güçlüymüş. Bence genetik aktarım.GÜLEN HANIM GÜÇLÜ KADIN KİMDİR ?GÜLEN ERCAN__ Hiç kimseye ihtiyaç duymadan, kendisinin ve çevresindekilerin ihtiyaçlarını yapabiliyorsa, o güçlü kadındır.KADINLAR GÜCÜNÜ NERDEN ALIYOR SİZCE ?GÜLEN ERCAN__Bence kadın gücünü toplumdan almıyor. Çünkü toplum kadının güçlü olmasını istemiyor ki ona güç versin. Bence kadın gücünü genlerinden alıyor. Neden derseniz; biyolojide vardır. Kullandığın organ gelişir, kullanmadığın zamanla yok olur. Şartlar seni güçlü olmaya yönlendirdiği için sen güçlü oluyorsun. Çünkü genlerinde o var.ve ortaya çıkıyor. Ama şartlar o geni kullanmaya ihtiyaç duymadığında kullanmıyorsun.Ne zamanki bir sıkıntıya düştün, güçlü olmak zorundasın; o genler ateşleme yapıyor ve gücün ortaya çıkıyor.PEKİ BABA NASILDI ? HANGİSİYLE DAHA İYİ ANLAŞTINIZ ?GÜLEN ERCAN__Çok ilginç annemle daha iyi anlaşırım. Annem güçlü ve kararlı bir figür olduğu için ve devamlı anneylesin. Baba çalışıyor çünkü. Ama annem babamı asla yok saymazdı. Bir şey olduğunda ben bir babanıza sorayım derdi. Babamdan da çekinirdik o da annem sayesinde. Babam işten gelirdi sofraya o oturmadan oturmazdık. Çünkü ekmeğimizi getiren o. Annem babama çok saygı duyardı. Annemde babamda benim için çok değerlidir o yüzden.AİLENİZ OKUMUŞ BİR AİLEMİ ?GÜLEN ERCAN__Benden önce okuyan yok. Ama yurtdışına çalışmak ve yaşamak için gidenler çok olmuş12 YAŞINIZA GİDERSEK NASIL BİR TÜRKİYE VAR GÖZÜNÜZDE ?GÜLEN ERCAN__Çok vicdanlı bir Türkiye tabiki. Niye bu cümleyi kullandım biliyor musunuz ? Ben havacılık ilkokulunda okurken çok değerli bir öğretmenimiz vardı. Fikret Özer. İlkokulu bitirdim. Mahalle baskısı vardı o günlerde. Kız çocukları okumaz baskısı. Ama dediğim gibi benim ailem hep arkamdaydı. Ortaokula yazıldım. Bir şansımda başarılı bir çocuk olmamdı.SOSYAL YÖNÜNÜZ NASILDI ?GÜLEN ERCAN__Öğretmenlerimle aram cok iyiydi. Çok arkadaşım vardı kapının önünde, sokakta bahçelerde oynardık o zamanlar güzel zamanlardı insanlar daha vicdanlıydı. Arkadaşlarla beraber oynar beraber gezerdik. Annelerimizde kaldırımda oturur sohbet ederlerdi.SİZ HİÇ ERGEN OLDUNUZ MU ?GÜLEN ERCAN(GÜLÜYOR)__ Bizim zamanımızda ergenlik yoktu. Ailemizin izni ve haberi olduğu müddetçe özgür çocuklardık aslında. Çünkü ailelerimiz bize de güveniyordu. Toplumda güveniyordu. Arkadaşlarımıza da güveniyordu. Çevreyedir güveniyordu. Bız özgürdük.Şu anda çocuklarda özgür değil. Ailelerde özgür değil.Biz özgürdük ve mutluyduk. Belki özgürlüğe bu kadar düşkün olmamızın sebebi bu. Özgürlük diye bağırmamızın sebebi bu çünkü biz özgürlüğün ne demek olduğunu biliyoruzAma 80 sonrası kesim özgürlüğün ne demek olduğunu bilmiyor.Size bir örnekle açıklayayım o dönemin özgürlüğünü.Yine çok başarılı bir eğitim öğretim sürecinden sonra ortaokulu bitirdim. Bunları hiç unutmuyorum çünkü hayatımın mihenk taşlarıdır. Ortaokul sosyal bilgiler öğretmenim Hasibe Özden bizim eve gelip annemle konuştu.. Ve dedi ki Gülen'i liseye ben yazdıracağım. Ben götüreceğim Velisi de ben olacağım..O zamanlar lise mahallemizde yok servis denen bir kavram yok. Öğretmenimin beni yazdırdığı lise Eskişehir'in en iyi lisesi olan Cumhuriyet Lisesi oda Vişnelik'te ki hala öyledir. .Ya otobüsle gideceksiniz ya yürüyerek. Ben liseye hep yürüyerek gittim. Karda kışta yağmurda hep yürüdümPEKİ LİSE DÖNEMİ ?GÜLEN ERCAN__Liseye yazıldım. Lise 1 deyim artık. Özel okullar yok. Dershaneler yok. T.C vatandaşı olan herkes aynı ilkokulda, aynı ortaokulda ve aynı lisedeydi. Benim lisemde ve sınıfımda Eskişehir'in en zengin iki ailesinin kızları, subay çocukları, çiftçi ve emekçi ailelerin çocukları vardı. Yani zengin ve emekçinin çocukları aynı sınıfta okuyorduk. Ve biz arkadaştık. Ve biz özgürdük.Eskişehir'in en zengin ailesinin kızı bizim sınıfımızda, ve doğum günü oldu. Hepimizi davet etti. Biz hepimiz tüm kızlar toplanıp arkadaşımızın evine gittik. Şimdi bizim evlerimiz normal, lüksü olmayan evler ama arkadaşımızın evi öyle değil. Şatafat şatafat....Biz o şatafatı hiç görmedik sadece arkadaşımızı gördük o da bizi. Ve biz ailelerimize diyorsun. Bu gün sınıftan bir arkadaşımızın doğum gününe gideceğiz.Yazar: Nil Yalçınkaya #amazonkadını #güçlükadın #gülenercan #gülenöğretmen #kadın #öğretmen #otorite
https://haberton.com/yuksek-dagin-kartali/

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Türkiye'de kuduz vakaları: Risk artıyor mu?

Türkiye'de kuduz vakaları: Risk artıyor mu? Bitlis’te başıboş köpeklerin ısırmasının ardından kuduz tanısı konan 10 yaşındaki Mustafa Erçetin hayatını kaybetmişti. Veteriner Hekim Mehmet Kızılinler, ülkeyi derinden etkileyen olaya dikkat çekerek kuduz vakalarına karşı uyarılarda bulundu. Eskişehir’de Veteriner Hekim Mehmet Kızılinler , kuduzun bütün memelilerde görülebilen viral bir hastalık olduğunu ifade etti. Ülkemizde yaban hayatı kaynaklı vakaların sık görüldüğünü belirten Kızılinler, “Kuduz, hayvan hastalıkları arasında en riskli rahatsızlıkların başında gelmektedir. Son zamanlarda farklı hastalıklar gündeme oturduğu için bu tür vakalar gündemden düştü. Dolayısıyla halkımız kuduz hastalığı konusunda bilinçsiz kaldı” dedi. Türkiye'de kuduz vakaları: Risk artıyor mu? Hayvanlarda kuduz belirtilerini aktaran Kızılinler, “Hırçınlık, ağızda salyalanma, saldırganlık, sinir sistemiyle alakalı aşırı hassasiyet, sığırlarda aşırı bağırma gibi belirtiler kuduz hastalığını işaret ed

Yeni medya ve geleneksel medyanın farkları

Yeni medya ve geleneksel medyanın farkları hakkında Prof. Dr. Süleyman İrvan ile bir söyleşi gerçekleştirdik.. Geleneksel medya ile yeni medya kavramları son dönemlerde adını en çok duyduğumuz kavramdır. Her gün saatler geçirdiğimiz yeni medya ve geleneksel medyanın farkları her gün biraz daha açılıyor. Geleneksel medyayı özetlemek gerekirse.  Geleneksel medya:  Tek yönlü iletişim sağlayan dergi, televizyon ve gazete gibi iletişim araçlarının bütününe verilen isimdir. Kısacası geleneksel medya sesli ya da yazınsal basını kaplayan araçların tümüne verilen isimdir Yeni medya ise: Yeni Medya ya da bir diğer deyişle dijital medya , bilgisayar ve internetin kullanılarak oluşturulan ortamlara verilen isimdir. Yeni medyada iletişim tek yönlülükten çıkmakta ve çift yönlü iletişime geçmektedir.  Özellikle z kuşağı dediğimiz nesil ile yeni medya kelimesini daha fazla duymaya başladık. Gelişen teknolojide medyalardan haber alma şeklimiz bile değişti bu söyleşide vatandaş gazeteciği, eski medya y

Turgay Tanülkü'nün hikayesi! Gerçek baba kimdir?

Turgay Tanülkü'nün hikayesi! Gerçek baba kimdir? Gerçek baba kimdir? Doğurtup bakmayan mı? yoksa kendi çocuğu olmadığı halde sahip çıkan mı? Mavi cezaevi arabası Ulucanlar Cezaevi'ne yaklaşırken zaman 1970'i gösteriyordu. 17 yaşındaki mahkum 7 yıl sürecek cezaevi hayatına başlamak üzereydi. Bundan sonra olacaklar hem kendisinin hem de birçok insanın kaderini değiştirecekti. Gün akşama kavuştu. Kapılar sürmelendi. Karavanadan payına düşen çorbaya baktı. Daldı gitti uzaklara. TURGAY TANÜLKÜ'NÜN HİKAYESİ! Bu öyķü gerçek bir babanın hayat hikayesidir. Bu öykü Turgay Tanülkü 'nün hikayesi. 1953 yılında doğar, Turgay Tanülkü. Babasını küçük yaşlarda kaybeder. Annesi çamaşır yıkayarak geçimlerini sağlamaya çalışır. Fakat ne mümkün. Hayat zordur. Fakirlik vardır. Birde gençlik BABA NE DEMEK? Sırtını yasladığın dağ. Güven duygusu. Korkmamak Ama öyle olmaz. Yetiştirme yurdu, arkasından da cezaevi....Turgay'ı zor günler beklemektedir. Cezaevinde yaşadığı olaylar tüm den