Ana içeriğe atla

Gelecek kaygısı ile mücadele

Gelecek kaygısı ile mücadele

Ankara’nın “İlk Nörobilim Uzmanı”  ünvanına sahip Üsküdar Üniversitesi Psikoloji Bölümü mezunu Uzm. Dr. Nöropsikolog Merve Gülkan, hayatına yön verme aşamasında olan gençlerin yaşadığı gelecek kaygısına dair önerilerde bulundu.



Bilge Beyin Psikoloji ve Dikkat Geliştirme Uzm. Dr. Nöropsikolog Merve Gülkan, kaygıyı şu şekilde açıklıyor; "Kaygı; kişinin kendisini kontrol edemeyeceği durumlardaki kontrol etme arzusu, buna karşı diğer her şeyi yok sayıp sadece hayatında olabilecek şeyleri planlamaya dair üzerinde hissettiği baskıyla bunu psikolojik olarak hissetmesi durumudur. Bu nedenle de günlük işlevselliğinde bazı bozulmalara neden olmaktadır. Aslında insanın yapabileceği bir sorumlukta kendi duygularını ve kaygılarını işin içine katmasından kaynaklı yapamama durumu olarak da nitelendirebiliriz".



Gelecek kaygısı ile mücadeleGelecek kaygısı ile mücadele

“Kaygı hayatın her alanında vardır”



Kaygının her alanda yaşanabileceğine vurgu yapan Gülkan, "Kaygı hayatın her alanında vardır. Ama insanlar bunu hayatının bazı dönemlerinde oldukça yoğun olarak yaşarlar. Özellikle gençlerde evlilik döneminde veya yeni bir hayatın başlangıcında oldukça fazladır. Gençlerde eğitim ve eğitim sonrası hayatında, maddiyatın da işin içine girmesiyle birlikte mesleki kaygı çok sık rastlanan bir durumdur. İşsizlik durumu gençler üzerinde baskı ve geleceğe dair ümitsizlik oluştururken depresyon ve bunalıma da sokabilmektedir" dedi.



"Günümüzde anne baba modelinin değişmesiyle beraber, biraz daha kontrolü ele geçiren ve bilinçli bir anne baba modeli ortaya çıktı. Bu nedenle kişiler üzerinde ailenin etkileri büyük rol oynuyor. Uygun şartlar ve koşullarda yetişen bir çocuğun kaygı yaşamaması, kendi üzerinde baskı hissetmemesi daha olağan bir durumdur. Yine aynı şekilde sosyalleşmek, yalnız kalmamak ve yakın çevre ile bu tarz konuları konuşabilmek yaşanılacak olan kaygıların olabildiğince minimuma inmesine yardımcı olabilir".



“Ailelerin istekleri ve gençlerin hayalleri çatışıyor”



Çocuklarının, hayatına yön vereceği kararlara dair baskı yapan ailelere değinen Uzm. Dr. Nöropsikolog Merve Gülkan, “Çocuklara anı yaşamayı değil, anda yaşamayı öğretmemiz gerekiyor. Bu durumda sosyal medyanın etkisi de oldukça fazla. Gençler sosyal medyada gördüğü gibi olmaya çalışıyor. Bu da ailelerin istekleri dışında bir hayat oluyor, dolayısıyla bir çatışmaya sebep oluyor. Aileler çocuklarına karşı açıklayıcı gitmeleri gerekiyor.



Eleştirmeden gitmeleri gerekiyor. Eleştirilen çocuk kendini tamamen kapatıyor, otoriteye karşı gelme ihtiyacı hissediyor. Geleceğine dair kaygı yaşayan kişi hangi alana yönelmek istiyor ise ailelerinin destek vermesi çok önemli bir etken. Sevildiğini ve desteklendiğini bilmek, kişinin hedef ve plan belirlemesine de yardımcı olur.” 



Ankara’nın “İlk Nörobilim Uzmanı”  ünvanına sahip Üsküdar Üniversitesi Psikoloji Bölümü mezunu Uzm. Dr. Nöropsikolog Merve Gülkan, hayatına yön verme aşamasında olan gençlerin yaşadığı gelecek kaygısına dair önerilerde bulundu.Ankara’nın “İlk Nörobilim Uzmanı”  ünvanına sahip Üsküdar Üniversitesi Psikoloji Bölümü mezunu Uzm. Dr. Nöropsikolog Merve Gülkan, hayatına yön verme aşamasında olan gençlerin yaşadığı gelecek kaygısına dair önerilerde bulundu.

“Doğuştan maddi ve diğer imkanlara sahip kişilerin genellikle başarıya daha kolay ulaştığı bir toplumda, bu imkanlara sahip olmayan gençlerde ümitsizliğe yol açabilir. Ülkeden gitmek isteyen gençler bile var. Ama bazı gençler ise bu konuya bir ses getirip başarıya giden yolda kendini kaygıları ve istekleri ile motive edebiliyor. Bu konuda kişilerin tepki verme süreci ikiye ayrılıyor diyebiliriz. ”



“Belli bir miktar kaygı olması gerekiyor”



Gülkan, “Kaygı aslında abartılmadığı taktirde çok da kötü bir şey değildir. Gelecek kaygısı, üniversite sınavı gibi hayatın gidişatını çok büyük derecede etkileyen sınavlara hazırlanan öğrencilerde de sık görülür.  Mesela gelecek kaygısı olmayan bir öğrenci oturup da ders çalışmaz. Çok rahattır. Biz her zaman deriz ki; belli bir seviyeye kadar kaygı olmalı, seviyeden fazlası zarardır. Bu seviyeyi ailelerin de yardımıyla çok iyi belirlemek gerekiyor. Kaygı bir anlamda ateş ettiren bir nokta iken diğer anlamda da kişiyi yok eden bir şey. Dolayısıyla belli bir miktar kaygı olması gereken bir şey”. İfadelerini kullandı.



Gelecek Kaygısı Belirtileri Nelerdir?

- Konsantrasyon bozukluğu

- Uyku problemleri

- Ürkeklik ve sinirlilik

- Bulantı, iştah kaybı

- Hobilere olan ilgi kaybı

- Duygusal olarak hissizleşme

- Fazla düşünmek

- Kas ağrıları, kas gerginliği

Bilge Beyin Psikoloji ve Dikkat Geliştirme Uzm. Dr. Nöropsikolog Merve Gülkan, kaygıyı şu şekilde açıklıyor;Bilge Beyin Psikoloji ve Dikkat Geliştirme Uzm. Dr. Nöropsikolog Merve Gülkan, kaygıyı şu şekilde açıklıyor; "Kaygı; kişinin kendisini kontrol edemeyeceği durumlardaki kontrol etme arzusu, buna karşı diğer her şeyi yok sayıp sadece hayatında olabilecek şeyleri planlamaya dair üzerinde hissettiği baskıyla bunu psikolojik olarak hissetmesi durumudur. Bu nedenle de günlük işlevselliğinde bazı bozulmalara neden olmaktadır. Aslında insanın yapabileceği bir sorumlukta kendi duygularını ve kaygılarını işin içine katmasından kaynaklı yapamama durumu olarak da nitelendirebiliriz".

“Gelecek kaygısı tedavi edilmez ise hayat kalitesini düşürür”



Gelecek kaygısının yol açtığı sorunların büyüyebileceğini söyleyen Merve Gülkan, “Tedavi edilmeyen gelecek kaygısı kişinin hayat kalitesini düşürebilir. Kaygının yol açtığı iştahsızlık, uyku problemleri, bulantı gibi durumlar kişiyi yıpratıp, sosyal ve kişisel yaşamını olumsuz yönde etkiler. Kişi bu problemlere karşı alkol, sigara, uyuşturucu kullanacak duruma gelmiş ise mutlaka bir uzmandan yardım alması gerekmektedir.” dedi.



Nasıl tedavi edilir?

Uzm. Dr. Nöropsikolog Merve Gülkan, “Her kaygının bir problem teşkil etmediği gibi kişinin bunu ilk aşamada kendi yakın çevresiyle çözmesi gerekir. Bu nedenle tekrar vurgu yapmak istiyorum; aile ortamının sıcaklığı, arkadaş çevresinin olması, sorunlarını paylaşabileceği ve destek gördüğü insanların olması bu noktada çok yardımcı oluyor.”



“İkinci aşamada ise nefes egzersizleri yapmak, düşüncelere hakim olmak, kendini rahatlatmak açısından oldukça önemlidir. İnternette pek çok yerle videolarını bulup yararlanabilirler.”



“Psikolog tedavisi; kaygı seviyesi kontrol altına alınamayacak ve kişinin yaşam kalitesini düşürecek seviyede ise mutlaka bir psikolog yardımı ile terapi alması gerekiyor.”



“Son olarak ilaç tedavisi, terapinin sonuç verdiği ve kişide ciddi anlamda strese neden olduğu durumlarda ilaç tedavisi kullanılabilir. Ama unutulmamalıdır ki ilaç tedavisi kesin çözüm değildir” şeklinde ifade etti.



Yazar: Tuğba Öztürk

#gelecekkaygısı #kaygı #mervegülkan #meslekikaygı #nöropsikolog #psikolog #sınavkaygısı #terapi
https://haberton.com/gelecek-kaygisi-ile-mucadele/

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Türkiye'de kuduz vakaları: Risk artıyor mu?

Türkiye'de kuduz vakaları: Risk artıyor mu? Bitlis’te başıboş köpeklerin ısırmasının ardından kuduz tanısı konan 10 yaşındaki Mustafa Erçetin hayatını kaybetmişti. Veteriner Hekim Mehmet Kızılinler, ülkeyi derinden etkileyen olaya dikkat çekerek kuduz vakalarına karşı uyarılarda bulundu. Eskişehir’de Veteriner Hekim Mehmet Kızılinler , kuduzun bütün memelilerde görülebilen viral bir hastalık olduğunu ifade etti. Ülkemizde yaban hayatı kaynaklı vakaların sık görüldüğünü belirten Kızılinler, “Kuduz, hayvan hastalıkları arasında en riskli rahatsızlıkların başında gelmektedir. Son zamanlarda farklı hastalıklar gündeme oturduğu için bu tür vakalar gündemden düştü. Dolayısıyla halkımız kuduz hastalığı konusunda bilinçsiz kaldı” dedi. Türkiye'de kuduz vakaları: Risk artıyor mu? Hayvanlarda kuduz belirtilerini aktaran Kızılinler, “Hırçınlık, ağızda salyalanma, saldırganlık, sinir sistemiyle alakalı aşırı hassasiyet, sığırlarda aşırı bağırma gibi belirtiler kuduz hastalığını işaret ed

Yeni medya ve geleneksel medyanın farkları

Yeni medya ve geleneksel medyanın farkları hakkında Prof. Dr. Süleyman İrvan ile bir söyleşi gerçekleştirdik.. Geleneksel medya ile yeni medya kavramları son dönemlerde adını en çok duyduğumuz kavramdır. Her gün saatler geçirdiğimiz yeni medya ve geleneksel medyanın farkları her gün biraz daha açılıyor. Geleneksel medyayı özetlemek gerekirse.  Geleneksel medya:  Tek yönlü iletişim sağlayan dergi, televizyon ve gazete gibi iletişim araçlarının bütününe verilen isimdir. Kısacası geleneksel medya sesli ya da yazınsal basını kaplayan araçların tümüne verilen isimdir Yeni medya ise: Yeni Medya ya da bir diğer deyişle dijital medya , bilgisayar ve internetin kullanılarak oluşturulan ortamlara verilen isimdir. Yeni medyada iletişim tek yönlülükten çıkmakta ve çift yönlü iletişime geçmektedir.  Özellikle z kuşağı dediğimiz nesil ile yeni medya kelimesini daha fazla duymaya başladık. Gelişen teknolojide medyalardan haber alma şeklimiz bile değişti bu söyleşide vatandaş gazeteciği, eski medya y

Turgay Tanülkü'nün hikayesi! Gerçek baba kimdir?

Turgay Tanülkü'nün hikayesi! Gerçek baba kimdir? Gerçek baba kimdir? Doğurtup bakmayan mı? yoksa kendi çocuğu olmadığı halde sahip çıkan mı? Mavi cezaevi arabası Ulucanlar Cezaevi'ne yaklaşırken zaman 1970'i gösteriyordu. 17 yaşındaki mahkum 7 yıl sürecek cezaevi hayatına başlamak üzereydi. Bundan sonra olacaklar hem kendisinin hem de birçok insanın kaderini değiştirecekti. Gün akşama kavuştu. Kapılar sürmelendi. Karavanadan payına düşen çorbaya baktı. Daldı gitti uzaklara. TURGAY TANÜLKÜ'NÜN HİKAYESİ! Bu öyķü gerçek bir babanın hayat hikayesidir. Bu öykü Turgay Tanülkü 'nün hikayesi. 1953 yılında doğar, Turgay Tanülkü. Babasını küçük yaşlarda kaybeder. Annesi çamaşır yıkayarak geçimlerini sağlamaya çalışır. Fakat ne mümkün. Hayat zordur. Fakirlik vardır. Birde gençlik BABA NE DEMEK? Sırtını yasladığın dağ. Güven duygusu. Korkmamak Ama öyle olmaz. Yetiştirme yurdu, arkasından da cezaevi....Turgay'ı zor günler beklemektedir. Cezaevinde yaşadığı olaylar tüm den