Ana içeriğe atla

Müsteşar Sefer Yılmaz'ın makalesi yurtdışında ses getirdi

Müsteşar Sefer Yılmaz'ın makalesi yurtdışında ses getirdi

Journal of Homeland Security and Emergency Management’ın son sayısında müsteşar Sefer Yılmaz'ın makalesi yayınlandı.



Amerika'nın en seçkin güvenlik dergilerinden olan Journal of Homeland Security and Emergency Management’ın son sayısında yıllar sonra ilk defa bir Türk bilim adamının makalesi yayımlandı.



Journal of Homeland Security and Emergency Management

Uzun yıllar Kaymakamlık görevlerinde bulunmuş, son dönemde Kültür Bakanlığı ve AB Bakanlıklarında Müsteşar Yrd. olarak görev yapmış olan Sefer Yılmaz’ın yazdığı “Greening of Homeland Security” adlı makale, güvenlik alanında yepyeni bir paradigmaya alan açması nedeniyle oldukça ses getirdi.



Bu yeni paradigmaya göre bundan böyle güvenlik stratejilerinin başarısı, iklim değişikliği, modifiye edilmiş veya mutasyona uğratılmış virüs ve bakteriler gibi doğal çevredeki bozulmaların insan ve toplum hayatı üzerindeki etkilerini öngörmesine bağlı olacak.



Bir diğer değişle, çevre güvenliği, gıda güvenliği ve sağlık güvenliği, hiç olmadığı kadar iç güvenliğin ilgi alanına girmiş bulunmakta.



Prof. Dr. Sefer Yılmaz "Bu önemli gelişmenin farkında olup değişime zamanında ayak uydurabilen güvenlik politikaları, önümüzdeki dönemde rakiplerine fark atarak, kendi toplumlarının güvenliğini sağlamada ciddi bir avantaj elde edecekler." dedi.



Sefer Yılmaz Kimdir? Sefer Yılmaz, İçişleri Bakanlığı bünyesinde muhtelif illerde Mülki İdare Amirliği yaptıktan sonra önce Kültür ve Turizm Bakanlığı, sonrasında da Avrupa Birliği Bakanlıklarında Müsteşar yrd. görevlerinde bulundu. Halen profesör olarak, güvenlik yönetimi alanında akademik çalışmalarını sürdürmektedir.

Sefer Yılmaz'ın makalesinden;



İklim değişikliği ve biyolojik modifikasyonlar gibi doğal yaşama yönelik olarak insan eliyle yapılan müdahaleler sonucu ortaya çıkan çevresel bozulmalar, iç güvenlik için boyutları giderek artan gerçek bir tehdit oluşturduğu halde, dünyadaki güvenlik politikalarının pek çoğunun bu yeni tehdide hak ettiği önceliği vermediği görülmektedir.



İç güvenlik yönetimleri, insanları sadece terörist eylemler ve suç faaliyetlerine karşı değil, her türlü kaynaktan neşet edebilecek tehditlerden korumak zorundadır. Yani, iç güvenlik misyonu, toplum için tehdit oluşturan insan kaynaklı veya doğal tüm tehlikelere karşı gereken önlemleri almak, toplumun bu tehditlere karşı maruziyetini azaltmak, gerçekleşmesi halinde müdahale etmek ve hayat kurtarmaktır.





Bu tehlikeler arasında biyolojik tehditler bir iç güvenlik önceliği haline gelmiş bulunmaktadır. COVID-19 ile karşı karşıya olduğumuz tehdit, geçmişteki pandemilerden çok farklıdır: Bu salgın, tüm bir toplumun uzun süre evde kapalı kalmasını ve işletmelerin geniş kapsamda ve büyük ölçekte kapanmasını gerektirdi. II. Dünya Savaşı'ndan bu yana insanlığın böyle bir sıkıntı yaşamadığı ileri sürülmektedir.





Bu nedenle COVID-19'un, iç güvenlik yönetimlerinin rolleri ve misyonları hakkındaki algıları, tepeden tırnağa yeniden şekillendireceği kesindir. İklim değişikliği, hava kirliliği, plansız kentleşme, insanların vahşi hayvanların yaşam alanlarına müdahalesi, biyo mühendislikteki gelişmeler ve bu yöntemle genetiği bozularak geliştirilen bitki ve hayvanlar ve tehlikeli patojenlerin kötü niyetli olarak kullanılması gibi nedenlerle doğal kaynaklı tehditler giderek büyüdü.





Bu gelişmelerin hepsi, halk sağlığı ve güvenliğinin nasıl sağlanabileceği anlayışını önemli ölçüde değiştirdi. Bu nedenle çevresel bozulmalar, iç güvenlik alanında her zamankinden çok daha fazla dikkat çekiyor artık. Biz, güvenlik alanında yaşanan bu önceliklendirmeyi COVID-19'dan bu yana daha yaygın hale gelen bir kavram olan “İç güvenliğinin yeşillendirilmesi” olarak adlandırıyoruz.



Bu makale, “İç güvenliğinin yeşillendirilmesine” ilişkin temel bir anlayış sunmakta ve iç güvenlik yönetimlerinin doğal kaynaklı tehditlere karşı etkin önleme, koruma, zarar azaltma, müdahale ve kurtarma yeteneklerini geliştirmelerine yardımcı olacak stratejileri ortaya koymaktadır.



Makalenin Orjinali

Yılmaz, Sefer. "The Greening of Homeland Security" Journal of Homeland Security and Emergency Management, vol. , no. , 2021, pp. 000010151520200080. https://doi.org/10.1515/jhsem-2020-0080



https://www.youtube.com/watch?v=YRSIXblSgNg
https://bit.ly/3Fo69ia

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Mısır sapları elektrik enerjisine dönüştürülüyor

Adana’da hasadı yapılan mısırın tarlada kalan sapları özel makinelerle kesilip balya haline getirildikten sonra fabrikalarda yakılarak elektrik enerjisine dönüştürülüyor. Kentte mısır hasadı sürerken, tarlada kalan ürün sapları da enerjiye dönüşmeye başladı. Son yıllarda yaygınlaşan ve özel makinede balyalanan mısır sapları, bazı fabrikalar tarafından elektrik üretiminde kullanıyor.Yüksek ısıda yakılan mısır saplarından elde edilen enerji, türbinlere aktarılarak elektrik […] source https://haberton.com/misir-saplari-elektrik-enerjisine-donusturuluyor/

24 çeşit balık paraziti tespiti; Balıklar boğularak ölüyor

Türkiye sularında 24 çeşit balık paraziti tespit edildi, bu parazitlerin bazı türleri balıkların gelişmesine engel oluyor çiftlik balıklarını boğarak öldürüyorlar. Çukurova Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Balık Hastalıkları Anabilim Dalı Üyesi Doç. Dr. Argun Akif Özak, halk arasında balık biti ya da balık paraziti olarak bilinen parazitlerin Türkiye sularında 24 türünün olduğunu söyledi. Doç. Dr. Özak, "Bu parazitlerin bazı türleri balık dilinde yaşadığı için balıkların gelişmesine engel oluyor. Bu da balık ölümlerini beraberinde getiriyor. Tüketicilerimizin korkmasına gerek yok. Aslında parazit görülen balıklar, doğal organik bir balık olduğunun göstergesidir’’ dedi. Doç. Dr. Özak, parazitlerin çiftlik balıklarında boğularak ölümüne neden olduğunu belirtti. Özak, halk arasında balık biti ya da balık paraziti olarak bilinen parazitlerin Türkiye sularında 24 türünün olduğunu söyledi. Levrek, lüfer, somon gibi hem yüzeyde hem dip balıklarında görülen ve halk ar...

Polatlı Sakarya Meydan Muharebesi'nin kalbi

Polatlı Sakarya Meydan Muharebesi'nin kalbi Polatlı Tarih ve Kültür Araştırmaları Dernek Başkanı Kadim Koç, "Kurtuluş Savaşı'nın dönüm noktalarından birisi olan Sakarya Meydan Muharebesi, Ankara'nın Polatlı ilçesinin düşman işgaline direnen önemli bir kalesidir" dedi. Ülkemizin bağımsızlık mücadelesindeki en önemli dönüm noktalarından Sakarya Meydan Muharebesi, Polatlı’da, Haymana’da, Ankara’da başladı. Ankara, 22 gün 22 gece boyunca süren tarihin sayfalarına sığmayacak destansı bir mücadelenin simgesi oldu. Polatlı Sakarya Meydan Muharebesi'nin stratejik önemi Polatlı Belediyesi Tarihi Alanlar Tanıtım Merkezi (POTA) Başkanı Kadim Koç: ''Sakarya Meydan Muharebesi ismini Sakarya Nehri’nden almaktadır. Sakarya Nehri ülkemizin üçüncü büyük nehridir. 824 km’lik bu nehrin belli bir bölümü Polatlı’nın batısından geçmektedir. Ankara topraklarında 22 gün 22 gece devam eden bu savaş için Sakarya bir engel olarak düşman ile ordumuz arasına alındığından adını da ...