Ana içeriğe atla

Yılda bir kez deve güreşi yapılsın

Yılda bir kez deve güreşi yapılsın

Güreş devesi sahipleri seyircisiz de olsa yılda bir kez deve güreşi müsabakalarının yapılmasını istedi.

Antalya'nın Kumluca ilçesinde deve sahipleri koronavirüs pandemisi nedeniyle güreşlerin yapılamadığını belirterek, develerin güreşemediği için hırçınlaştığını, kendi kendilerine zarar vermeye başladığını söyledi. Güreş devesi sahipleri seyircisiz de olsa yılda bir kez müsabakaların yapılmasını istedi.

Ege ve Akdeniz yöresinde geleneksel deve güreşleri pandemi nedeniyle yapılamıyor. Kumluca'daki güreş devesi sahipleri, antrenman yürüyüşleri dışında develeri hanlarından çıkaramadıklarını belirterek, güreşemeyen hayvanların çok hırçınlaştığını ve kendi kendilerine zarar vermeye başladığını vurguladı. Hayvan sahipleri seyircisiz de olsa yılda bir kez deve güreşlerinin yapılmasını istedi.

'KAMYON GELİNCE DEVELERİ TUTAMIYORUZ'

Salih Bey Kırkdirekli, Salih Bey 07, Salih Bey Muhtar ve Salih Bey Baron adlı 4 güreş devesi olan sebze ve meyve komisyoncusu, müteahhit Sait Öztürk, güreşemeyen develerin strese girdiğini, bu yüzden kendilerine zarar verdiğini ve havutlarını yemeye başladığını söyledi. Öztürk, içgüdüsel olarak kasım ve mart ayları arasında güreşe hazır olan develeri han önüne kamyon geldiği zaman tutamadıklarını dile getirdi.

'GÜREŞLERİMİZ FOLKLORİKTİR'

Sait Öztürk, "Güreş develerimizin sıkıntısı var. Develerimiz strese giriyor. Çünkü bu develer devamlı güreşe hazır. İçgüdüsel olarak güreşiyor. Bu hayvanlar birbirine yanaştığında zaten güreşmek istemiyorsa rakibine yanaşmaz. Develerimiz güreşirken ağızlarını keten iple bağlıyoruz. Birbirlerine zarar vermesini engelliyoruz. 3 dakikayı geçmeyen güreşler yaparız. 3 dakikada develerimiz birbirine üstünlük kurmasa bile ayırırız. Bizim güreşlerimizin iddia ve bahisle olmaz. Folklorik bir gösteridir. Biz sadece kültürlerimizi yaşatmaya çalışıyoruz" dedi.

'10-15 BİN SEYİRCİ ÖNÜNDE DEVE GÜREŞLERİ YAPIYORUZ'

Yılda bir kez deve güreşi yapılsın
Yılda bir kez deve güreşi yapılsın

Pandemi nedeniyle güreşlerin yapılmamasının develere zarar verdiğine vurgu yapan Öztürk, şöyle konuştu:

"Bize de maddi olarak zarar veriyor. Develerimizin bakımı inanılmaz derecede zor. Gördüğünüz gibi develerimizin damı 300 metrekareden oluşuyor. Kendi evime, kendi çocuklarıma nasıl masraf ediyorsam bunlara da o şekilde masraf ediyorum. Develerimin yediğinden içtiğinden kesinlikle bir şey eksik etmiyorum. Türkiye'de develer folklorik amaçlı güreştiriliyor.

Bir de turizmde kullanılıyor. Pandemi dolayısı ile güreşler olmazsa bakım maliyetleri çok fazla olduğu için develerimizi satmak veya kesmek zorunda kalırız. O zaman da Türkiye'de devecilik biter, kültürümüz biter. Peygamber Efendimizin hayvanıdır bunlar. Bize onlardan gelen bir kültürdür. Mirastır. Bunları korumamız lazım. At yarışları yapılabiliyorsa deveciler de develerini seyircisiz olarak güreştirebilir. Süper Lig'de seyircili oynandığında bazı takımlar 300-500 kişiye maç oynarken, biz 10- 15 bin seyirci önünde deve güreşleri yapıyoruz."

'BİR DEVENİN YILIK 10 BİN LİRA MASRAFI VAR'

Deve bakıcısı Mustafa Töngüşlü ise "Bakımı bayağı meşakkatli olur. Oldukça masraflı bir iş yani. Yazın 30-40 litreye yakın su içerler. Kışın az içer. Günde bir veya iki litre civarında içerler. Antrenman yaptırmak lazım. Bu develer güreşmediği için her tarafını yedi. Kendine zarar veriyor. Demir korkuluklarla bağlıyoruz. Demirler olmazsa havudu komple yer bunlar. Tüm bunlar güreşmediği için oluyor. Çünkü bu hayvanların güreşmek genetiğinde var. Bunlar içgüdüsel olarak güreşmek zorunda. Kasım ve mart ayları arasında güreşmek zorundalar. Şu anda tek devenin yılda 10 bin lira bakım masrafı var" dedi.

'YILDA BİR KEZ DE OLSA SEYİRCİSİZ YAPILSIN'

Güreş devesi sahibi Vedat Bircan da "Kasım ile mart ayları arasında develerimizin güreşmesi gerekiyor. Kendi sporunu aldırmamız gerekiyor. Kızgınlık dönemini rahat geçirmesi gerekiyor. Güreştirmediğimiz zaman da kendi kendine zarar veriyor. Ne yapıyor. Havudunu yemeye başlıyor. Daha fazla saldırgan oluyor. Seyircisiz de olsa yılda bir defa güreş yapılmasını istiyoruz" diye konuştu.



source https://haberton.com/yilda-bir-kez-deve-guresi-yapilsin/

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Türkiye'de kuduz vakaları: Risk artıyor mu?

Türkiye'de kuduz vakaları: Risk artıyor mu? Bitlis’te başıboş köpeklerin ısırmasının ardından kuduz tanısı konan 10 yaşındaki Mustafa Erçetin hayatını kaybetmişti. Veteriner Hekim Mehmet Kızılinler, ülkeyi derinden etkileyen olaya dikkat çekerek kuduz vakalarına karşı uyarılarda bulundu. Eskişehir’de Veteriner Hekim Mehmet Kızılinler , kuduzun bütün memelilerde görülebilen viral bir hastalık olduğunu ifade etti. Ülkemizde yaban hayatı kaynaklı vakaların sık görüldüğünü belirten Kızılinler, “Kuduz, hayvan hastalıkları arasında en riskli rahatsızlıkların başında gelmektedir. Son zamanlarda farklı hastalıklar gündeme oturduğu için bu tür vakalar gündemden düştü. Dolayısıyla halkımız kuduz hastalığı konusunda bilinçsiz kaldı” dedi. Türkiye'de kuduz vakaları: Risk artıyor mu? Hayvanlarda kuduz belirtilerini aktaran Kızılinler, “Hırçınlık, ağızda salyalanma, saldırganlık, sinir sistemiyle alakalı aşırı hassasiyet, sığırlarda aşırı bağırma gibi belirtiler kuduz hastalığını işaret ed

Yeni medya ve geleneksel medyanın farkları

Yeni medya ve geleneksel medyanın farkları hakkında Prof. Dr. Süleyman İrvan ile bir söyleşi gerçekleştirdik.. Geleneksel medya ile yeni medya kavramları son dönemlerde adını en çok duyduğumuz kavramdır. Her gün saatler geçirdiğimiz yeni medya ve geleneksel medyanın farkları her gün biraz daha açılıyor. Geleneksel medyayı özetlemek gerekirse.  Geleneksel medya:  Tek yönlü iletişim sağlayan dergi, televizyon ve gazete gibi iletişim araçlarının bütününe verilen isimdir. Kısacası geleneksel medya sesli ya da yazınsal basını kaplayan araçların tümüne verilen isimdir Yeni medya ise: Yeni Medya ya da bir diğer deyişle dijital medya , bilgisayar ve internetin kullanılarak oluşturulan ortamlara verilen isimdir. Yeni medyada iletişim tek yönlülükten çıkmakta ve çift yönlü iletişime geçmektedir.  Özellikle z kuşağı dediğimiz nesil ile yeni medya kelimesini daha fazla duymaya başladık. Gelişen teknolojide medyalardan haber alma şeklimiz bile değişti bu söyleşide vatandaş gazeteciği, eski medya y

Turgay Tanülkü'nün hikayesi! Gerçek baba kimdir?

Turgay Tanülkü'nün hikayesi! Gerçek baba kimdir? Gerçek baba kimdir? Doğurtup bakmayan mı? yoksa kendi çocuğu olmadığı halde sahip çıkan mı? Mavi cezaevi arabası Ulucanlar Cezaevi'ne yaklaşırken zaman 1970'i gösteriyordu. 17 yaşındaki mahkum 7 yıl sürecek cezaevi hayatına başlamak üzereydi. Bundan sonra olacaklar hem kendisinin hem de birçok insanın kaderini değiştirecekti. Gün akşama kavuştu. Kapılar sürmelendi. Karavanadan payına düşen çorbaya baktı. Daldı gitti uzaklara. TURGAY TANÜLKÜ'NÜN HİKAYESİ! Bu öyķü gerçek bir babanın hayat hikayesidir. Bu öykü Turgay Tanülkü 'nün hikayesi. 1953 yılında doğar, Turgay Tanülkü. Babasını küçük yaşlarda kaybeder. Annesi çamaşır yıkayarak geçimlerini sağlamaya çalışır. Fakat ne mümkün. Hayat zordur. Fakirlik vardır. Birde gençlik BABA NE DEMEK? Sırtını yasladığın dağ. Güven duygusu. Korkmamak Ama öyle olmaz. Yetiştirme yurdu, arkasından da cezaevi....Turgay'ı zor günler beklemektedir. Cezaevinde yaşadığı olaylar tüm den