Ana içeriğe atla

Kalaycılık mesleğinde 60 yılı geride bıraktı

Kalaycılık mesleğinde 60 yılı geride bıraktı

Sivas'ta, 10 yaşında çırak olarak başladığı kalaycılık mesleğinde 60 yılı geride bırakan Hacı Korkmaz (70), hala çalışmaya devam ediyor.

Eskiyen bakır kapları parlatan Korkmaz, çalışkanlığıyla çevresinden takdir topluyor.

Sivas'ta yaşayan evli 5 çocuk babası Hacı Korkmaz, Pulur Mahallesi'ndeki dükkanında 60 yıldır kalaycılık mesleğini sürdürüyor. Kent merkezinde kalaycılık mesleğinden geçimini sağlayan son iki ustadan biri olan Korkmaz, ilerleyen yaşına rağmen unutulmaya yüz tutan kalaycılık mesleğini yaşatmaya devam ediyor.

Kalaycılık mesleğinde 60 yılı geride bıraktı
Kalaycılık mesleğinde 60 yılı geride bıraktı

Bakır kapların kullanımının azalmasıyla mesleğin unutulmaya yüz tuttuğunu söyleyen Korkmaz, eski günleri özlemle anıyor. Dükkanında ateşin önünde kapları özenle kalaylayarak, az sayıdaki müşterilerinin taleplerini karşılıyor.

'ZOR BİR MESLEK, İNCE İŞÇİLİK İSTİYOR'

Kalaycılık mesleğinin kentteki son temsilcilerinden olduğunu söyleyen Korkmaz, "10 yaşındayken bir tanıdığımız beni kalaycı dükkanına götürdü. İlk kalaycılıkla o zaman tanıştım ve bu mesleğe başladım. Eskiden bu meslekte çırak da çok fazlaydı. Önceden olsaydı günlük çırak olmak için bir sürü çocuk geliyordu ama şimdi bir tane gelmiyor. Ümit ediyorum ki biri çıkar bizden sonra ve bu meslek bitmez. Bu meslek uzaktan kolay görünür ancak zor bir meslektir ve ince işçilik ister. Müşteriler çok titiz davranır ve bazen yaptığımız kalayı kabul etmez" dedi.

Sivas'ta, 10 yaşında çırak olarak başladığı kalaycılık mesleğinde 60 yılı geride bırakan Hacı Korkmaz (70), hala çalışmaya devam ediyor.
Sivas'ta, 10 yaşında çırak olarak başladığı kalaycılık mesleğinde 60 yılı geride bırakan Hacı Korkmaz (70), hala çalışmaya devam ediyor.

'5 ÇOCUĞUMU DA BU MESLEKLE OKUTTUM'

İşini çok sevdiğini belirten Hacı Korkmaz, "5 tane çocuğum var, onları bu meslekten kazandığım parayla okuttum, büyüttüm ve evlendirdim. İşimizden memnunuz. Biz bu işten ekmek yiyoruz. Müşteriler genellikle annelerinden babalarından kalma bakır eşyaları bize getiriyorlar. Hatıra olarak bir köşede dursun istiyorlar, kullanmıyorlar" diye konuştu. 



source https://haberton.com/kalaycilik-mesleginde-60-yili-geride-birakti/

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Türkiye'de kuduz vakaları: Risk artıyor mu?

Türkiye'de kuduz vakaları: Risk artıyor mu? Bitlis’te başıboş köpeklerin ısırmasının ardından kuduz tanısı konan 10 yaşındaki Mustafa Erçetin hayatını kaybetmişti. Veteriner Hekim Mehmet Kızılinler, ülkeyi derinden etkileyen olaya dikkat çekerek kuduz vakalarına karşı uyarılarda bulundu. Eskişehir’de Veteriner Hekim Mehmet Kızılinler , kuduzun bütün memelilerde görülebilen viral bir hastalık olduğunu ifade etti. Ülkemizde yaban hayatı kaynaklı vakaların sık görüldüğünü belirten Kızılinler, “Kuduz, hayvan hastalıkları arasında en riskli rahatsızlıkların başında gelmektedir. Son zamanlarda farklı hastalıklar gündeme oturduğu için bu tür vakalar gündemden düştü. Dolayısıyla halkımız kuduz hastalığı konusunda bilinçsiz kaldı” dedi. Türkiye'de kuduz vakaları: Risk artıyor mu? Hayvanlarda kuduz belirtilerini aktaran Kızılinler, “Hırçınlık, ağızda salyalanma, saldırganlık, sinir sistemiyle alakalı aşırı hassasiyet, sığırlarda aşırı bağırma gibi belirtiler kuduz hastalığını işaret ed...

Mısır sapları elektrik enerjisine dönüştürülüyor

Adana’da hasadı yapılan mısırın tarlada kalan sapları özel makinelerle kesilip balya haline getirildikten sonra fabrikalarda yakılarak elektrik enerjisine dönüştürülüyor. Kentte mısır hasadı sürerken, tarlada kalan ürün sapları da enerjiye dönüşmeye başladı. Son yıllarda yaygınlaşan ve özel makinede balyalanan mısır sapları, bazı fabrikalar tarafından elektrik üretiminde kullanıyor.Yüksek ısıda yakılan mısır saplarından elde edilen enerji, türbinlere aktarılarak elektrik […] source https://haberton.com/misir-saplari-elektrik-enerjisine-donusturuluyor/

'Depremzede öğrenci' demek ötekileştirebilir

'Depremzede öğrenci' demek ötekileştirebilir Yıkıcı depremler sonrası çocukların yaşayabileceği travmalara dikkat çeken Çocuk Gelişim Uzmanı Pınar Bilecen, “Sınıflara misafir olarak gelen bu öğrencilerimize ‘depremzede öğrenci’ demek onu kırabilir, ötekileştirebilir, kendini ayrımlaştırılmış  gibi hissettirebilir” dedi. Kahramanmaraş merkezli yaşanan 2 büyük depremde kimi yakınlarını kaybetti, kimi yaşıtlarının yaşadığı afeti kilometrelerce öteden takip etti. Çocuklar deprem bölgesinde olsun ya da olmasın, yaşanan felaketten en ağır şekilde etkilendi. Peki bu süreçte onlara nasıl yaklaşmak, Türkiye'nin acı gerçeği depremi nasıl anlatmak gerekiyor? Deprem yaşayan çocukların yoğun kaygı ve korku içerisinde olduğunu aktaran Çocuk Gelişim Uzmanı Pınar Bilecen, “Deprem, insanın hareketsiz kabul ettiği ve güvenle ayağını bastığı toprağın da oynayacağını ve üzerinde bulunan tüm yapılarında hasar görüp, can kaybına uğrayacak şekilde yıkılabileceklerini gösteren bir doğa olayıdır. D...